İstanbul’da Mutlaka Görmeniz Gereken Tarihi Mekanlar
Köklü geçmişi sebebiyle sayısız tarihi yapıya ev sahipliği yapan medeniyetler şehri İstanbul'da görmeniz gereken tarihi yerleri sizler için hazırladık.
Abone Ol
1. Kız Kulesi
Hikayesi malumunuz, İstanbul denildiğinde aklımıza ilk gelen şey Kız Kulesi’dir. Aslında vapurla yanından geçip giderken gördüğünüzden çok daha büyük olan ve denizin ortasında bulunan yapıt, İstanbul’daki tarihi yerler listemizde 1 numarada. Şimdilerde ticari bir işletmeye dönüşse de siz kıymetini iyi bilin.
Kule ile ilgili çeşitli efsaneler bulunmaktadır. En ünlüsü, Leandros ve Hero adlı iki sevgilinin hikayesidir. Leandros, her gece yüzerken Kız Kulesi'ni takip ederek sevgilisi Hero'yu görmeye çalışırmış. Ancak bir gece fırtınada boğulmuş ve Hero da acıdan intihar etmiştir.
Kız Kulesi, İstanbul Boğazı'nda, Salacak açıklarında yer alan tarihi bir yapıdır. Türkçe'de "Kız Kulesi" olarak bilinen bu yapı, farklı dönemlerde çeşitli isimlerle anılmıştır, bunlar arasında "Leandros Kulesi" ve "Maiden's Tower" (Bekâr Kız Kulesi) de bulunmaktadır. İstanbul'un simgelerinden biri olan bu kule, şehrin tarihinde önemli bir yer tutmaktadır.
2. Çinili Köşk
Fatih Sultan Mehmet’in av köşkü olan Çinili Köşk, dini bir amaç gütmeden yapılmıştır. İstanbul’un Fethi sonrasında yapılan köşk, Topkapı Sarayı’nın surlarını ve kapılarını saymazsak günümüze kadar değişmemiş olan tek yapıttır.
Çinili Köşk, İstanbul'da bulunan tarihi bir köşk olarak bilinir. İstanbul'un Beşiktaş ilçesinde, sahil yolunda yer alan bu köşk, mimari güzellikleri ve tarihî önemi ile dikkat çeker.
Çinili Köşk, dönemin Osmanlı mimarisinin etkisi altında inşa edilmiştir. Mimarisinde Osmanlı ve Avrupa tarzının birleşimi göze çarpar. Köşk, çinilerle süslenmiş duvarlarıyla dikkat çeker ve bu özelliğiyle adını almıştır.
3. Yerebatan Sarnıcı
İstanbul’da bulunan en büyük kapalı sarnıçtır. Ayasofya binasının batısında bulunur. Kapalı ve ıslaktır, aynı zamanda sularında hala kocaman balıklar yüzmektedir.
Yerebatan Sarnıcı (Basilica Cistern), İstanbul'da Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından 6. yüzyılın sonlarında inşa edilen büyük bir su sarnıcıdır. Bu sarnıç, İstanbul'un tarihî yarımadasında, Sultanahmet Meydanı'nın batısında yer alır ve şehrin su ihtiyacını karşılamak üzere kullanılmıştır. İstanbul'daki en büyük sarnıçlardan biridir ve turistler arasında popüler bir ziyaret noktasıdır.
Sarnıcın en dikkat çekici özelliklerinden biri, bazı sütunların başlarının altında bulunan Medusa başlı dikilitaşlardır. Bu dikilitaşlar, farklı pozisyonlarda yerleştirilmiş Medusa başlarını içerir.
4. Haseki Hürrem Sultan Hamamı
Haseki Hürrem Sultan Hamamı, 1556-1557 yılları arasında inşa edilmiştir. Hürrem Sultan, hamamı kendi adına yaptırmış ve zamanla "Haseki Hürrem Sultan Hamamı" olarak anılmıştır. Hamam, Mimar Sinan tarafından tasarlanmıştır.
Haseki Hürrem Sultan Hamamı, İstanbul'un tarihî semtlerinden biri olan Sultanahmet'te bulunan Osmanlı dönemine ait bir hamamdır. Hamam, Osmanlı İmparatorluğu'nun 16. yüzyıl hükümdarı olan Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan (Roksolana) tarafından yaptırılmıştır. Bu hamam, tarihi ve kültürel önemi nedeniyle ziyaretçiler arasında popüler bir turistik mekan haline gelmiştir.
Mimar Sinan'ın eserlerinden biri olan Haseki Hürrem Sultan Hamamı, Osmanlı mimarisinin karakteristik özelliklerini taşır. Kare planlı bir yapıdır ve iki ana bölümden oluşur: soğukluk (soyunma odası) ve sıcaklık (hamamın ana bölümü). Hamamın kubbesi, ince işçilikle süslenmiş.
4. Haseki Hürrem Sultan Hamamı
Haseki Hürrem Sultan Hamamı, 1556-1557 yılları arasında inşa edilmiştir. Hürrem Sultan, hamamı kendi adına yaptırmış ve zamanla "Haseki Hürrem Sultan Hamamı" olarak anılmıştır. Hamam, Mimar Sinan tarafından tasarlanmıştır.
Haseki Hürrem Sultan Hamamı, İstanbul'un tarihî semtlerinden biri olan Sultanahmet'te bulunan Osmanlı dönemine ait bir hamamdır. Hamam, Osmanlı İmparatorluğu'nun 16. yüzyıl hükümdarı olan Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan (Roksolana) tarafından yaptırılmıştır. Bu hamam, tarihi ve kültürel önemi nedeniyle ziyaretçiler arasında popüler bir turistik mekan haline gelmiştir.
Mimar Sinan'ın eserlerinden biri olan Haseki Hürrem Sultan Hamamı, Osmanlı mimarisinin karakteristik özelliklerini taşır. Kare planlı bir yapıdır ve iki ana bölümden oluşur: soğukluk (soyunma odası) ve sıcaklık (hamamın ana bölümü). Hamamın kubbesi, ince işçilikle süslenmiş.
6-Soğuk Çeşme Sokağı
Topkapı Sarayı’ndan Gülhane Parkı’na doğru inen, kendi içinde restore edilmiş evler de barındıran, çeşit çeşit parke taşlarla örülü, taşıtların giriş izninin olmadığı şahane bir sokaktır. İstanbul’daki tarihi yerler listelerinde çok sık görmeseniz de biz Soğuk Çeşme sokağını görmenizi mutlaka tavsiye ediyoruz.Türk Deniz Kuvvetleri eski komutanı ve 6. Cumhurbaşkanımız olan Fahri Korutürk’ün evi de bu sokakta bulunuyor.
Soğuk Çeşme Sokağı, İstanbul'un tarihi semtlerinden biri olan Sultanahmet'te yer alan ve ziyaretçilere tarihi atmosfer sunan bir sokaktır. Sultanahmet, İstanbul'un tarihî yarımadasında, birçok önemli tarihi ve kültürel mekanın bulunduğu bölgedir. Soğuk Çeşme Sokağı da bu bölgede yer alır.
Bu sokak, tarihi dokusunu koruyan konaklar, kafeler, hediyelik eşya dükkanları ve restoranlar gibi işletmelerle doludur. Ziyaretçilere geleneksel Türk mimarisini ve atmosferini yaşama fırsatı sunar.
Sokak adını, üzerinde bulunan tarihi bir çeşmeden alır. Soğuk Çeşme, Osmanlı döneminden kalma ve hâlâ kullanılan bir şadırvandır. Sokak boyunca yürürken, çeşmenin tarihî dokusunu ve süslemelerini görmek mümkündür.
Soğuk Çeşme Sokağı, Sultanahmet Camii'ne (Mavi Camii) ve Ayasofya'ya oldukça yakındır. Ayrıca, Topkapı Sarayı, Kapalıçarşı ve Yerebatan Sarnıcı gibi önemli turistik mekanlara da kısa bir yürüyüş mesafesindedir.
Sultanahmet bölgesi, tarihi eserleri, güzel mimarisi ve geleneksel atmosferi ile bilinir. Soğuk Çeşme Sokağı da bu özellikleriyle bu bölgenin genel ambiyansını yansıtan ve ziyaretçilere nostaljik bir deneyim sunan önemli sokaklardan biridir. Sokak boyunca dolaşmak, tarihî eserleri görmek ve çeşitli hediyelik eşyalar satın almak isteyen ziyaretçiler için keyifli bir aktivite olabilir.
7-Mimar Sinan’ın el emeği göz nuru olan yapıt, yaklaşık 15 yüzyıldır ayakta duruyor. Ayasofya’nın en eski restorasyonun Mimar Sinan’a ait olması yapının bugüne dek ayakta kalmasının en büyük sebebi anlayacağınız. İkinci bir sebep olarak ise, yapının temelinin tamamen suyun içinde oturması olarak gösterilir. Su, depremlerin etkisini bir miktar azalttığından yapıt İstanbul’daki depremlere karşı koyabilmiş
Ayasofya, İstanbul'un tarihi yarımadasında, Sultanahmet Meydanı'nda yer alan ve hem Bizans İmparatorluğu hem de Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli bir kilise ve cami olarak kullanılmış olan tarihi bir yapıdır. Günümüzde müze olarak kullanılmaktadır.
Ayasofya, Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından 537 yılında inşa ettirilmiştir. İlk olarak bir Ortodoks patrik kilisesi olarak hizmet vermiştir. 1453 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun İstanbul'u fethetmesinin ardından camiye dönüştürülmüştür. 1935 yılında ise Türkiye Cumhuriyeti tarafından müze olarak kullanılmak üzere açılmıştır.
İlk yapıldığında Ayasofya, zengin mozaik süslemelerle bezeliydi. Ancak Osmanlı döneminde camiye çevrildiğinde, mozaikler kapatılmış ve bazıları yok edilmiştir. Müze statüsüne geçişle birlikte 20. yüzyılın başında yapılan restore çalışmaları sırasında mozaiklerin bir kısmı gün yüzüne çıkarılmıştır.
Ayasofya, 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilmiştir. Ziyaretçi çekme potansiyeli yüksek olan bu tarihi yapı, her yıl milyonlarca turisti ağırlar.
8. Gülhane Parkı
Cem Karaca’nın da aralarında bulunduğu ceviz ağaçlarıyla dolu park…
İstanbul’un en eski parklarından biridir, şimdilerde ikinci Lale Devri’nin yaşandığı yerdir, dondurma yemek için de idealdir.
Gülhane Parkı, İstanbul'un tarihi yarımadasında, Topkapı Sarayı'nın surları içinde yer alan ve şehrin en eski parklarından biri olan geniş bir yeşil alandır. Gülhane Parkı, tarihî ve kültürel önemi, zengin bitki örtüsü, çiçek bahçeleri ve tarihi yapıları ile bilinir.
Gülhane Parkı, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'nin torunu ve 9. Osmanlı padişahı olan Sultan III. Murad tarafından 16. yüzyılın ortalarında Topkapı Sarayı'nın bahçesi olarak kurulmuştur. Başlangıçta sadece padişahın ailesi ve saray mensuplarına açık olan park, zamanla halka da açılmıştır
Gülhane Parkı içinde çeşitli tarihî yapılar bulunmaktadır. Bu yapılar arasında III. Ahmed Çeşmesi, Şehzade Ahmet Çeşmesi, Mecidiye Köşkü ve Beşir Ağa Camii gibi tarihî eserler yer almaktadır.
9. Dolmabahçe Sarayı
Beşiktaş’tan Eminönü’ne doğru giderken solunuzda kalan fevkaladenin fevkinde bir yapıt. Sarayın bize en ilginç gelen özelliği ise, her şeyin son derece simetrik bir biçimde yerleştirilmiş olması. İlk Osmanlı Meclis-i Mebusan’a da ev sahipliği yapan sarayın Selamlık bölümünde 100 kilo altın kullanılmış… Yanlış duymadınız, evet…
Dolmabahçe Sarayı'nın inşası 1843 yılında başlamış ve 1856 yılında tamamlanarak açılmıştır. İnşa sürecinde birçok mimar ve usta çalışmış, ancak baş mimarlık görevini Garabet Balyan üstlenmiştir.
Sarayın en dikkat çeken özelliklerinden biri, içerideki selamlık ve harem arasında kullanılan "Crystal Merdiven"dir. Bu merdivenin basamakları Baccarat kristalleri ve bronz süslemelerle süslenmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olarak Dolmabahçe Sarayı'nda yaşamış ve saray, onun ölümüne kadar resmi konut olarak kullanılmıştır. Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayı'ndaki ölümü üzerine, sarayın girişi başka bir yere taşınmış ve o kapıdan kimse giriş çıkış yapmamıştır.
10. Rumeli Hisarı
Geçmişte birçok konser ve organizasyona da ev sahipliği yapmış olan kale, İstanbul’un Sarıyer ilçesinde bulunur ancak şimdilerde bu tarz organizasyonlara kapalıdır.
Rumeli Hisarı’nın asıl inşaa ettirilme amacı ise Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un fethinden önce, boğazın kuzeyinden gelebilecek saldırılara karşı önlem almak istemesiymiş.
He bir de, tepeye çıktığınızda manzara müthiş ama bir o kadar da tehlikelidir, söylemedi demeyin.
Rumeli Hisarı, Osmanlı İmparatorluğu'nun 15. yüzyılın sonlarında, 1451-1452 yılları arasında II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmed) tarafından inşa edilmiştir. Bu kale, İstanbul'u kuşatan Bizans İmparatorluğu'na karşı yapılmış stratejik bir savunma yapısıdır.
Rumeli Hisarı'nın kulelerinde ve duvarlarında topları yerleştirmek için kullanılan "top kapıları" bulunur. Bu kapılar, kaleyi kuşatan düşman gemilerine karşı topçu ateşi sağlamak amacıyla kullanılmıştır.
11. Yedikule Zindanları
Türkiye’nin en eski açık hava müzelerinden biridir ve İstanbul’daki tarihi yerler listelerinin gediklisidir. Yedikule Zindanları’nın adı sizi yanıltmasın, bu yapı bir zindan oluşturma fikriyle yapılmamıştır. Yedikule’nin inşaa sebebi, Bizans’a misafir gelen kralları ve yabancı saray mensuplarını ihtişamlı bir biçimde karşılamaktı.
Yedikule Zindanları'nın inşası, II. Mehmed (Fatih Sultan Mehmed) döneminde, 15. yüzyılın sonlarına doğru başlamıştır. Zindanlar, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk yıllarında ve sonrasında, birçok önemli figürün hapsedildiği ve hatta öldüğü bir yer olarak kullanılmıştır.
Yedikule Zindanları, birbirine bağlı altı farklı zindan hücresinden oluşur. Bu hücreler, birbirine geçişleri olan, dar ve karanlık mekanlardan oluşur. Zindanlar, savunma amacıyla kullanılan Yedikule Hisarı'nın içine inşa edilmiştir.
Yedikule Zindanları, tarih boyunca çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. İlk kullanım amacı savaş esirlerini ve politik mahkumları hapsetmek olmuştur. Ayrıca, bazı hükümdarlar tarafından taht kavgalarında öne çıkan rakipleri hapsedilmek için kullanılmıştır.
Yedikule Zindanları, tarih boyunca önemli olaylara da sahne olmuştur. II. Mehmed'in torunu Şehzade Mustafa'nın burada hapsedildiği ve daha sonra öldüğüne dair söylentiler, zindanların tarihî önemini artırmıştır.
12. Beylerbeyi Sarayı
1865 yılında inşa edilen saray, yabancı ziyaretçiler için konukevi olarak tasarlanmıştır. Yapımında ise yaklaşık 5000 işçinin emeği olan yapıtın inşaatı sırasında işçileri motive etmek adına, 400 kişilik müzisyen bir grup da çalıştırılmış ve böylelikle inşaat 4 yıl içinde tamamlanmış. Duy da inanma…
Beylerbeyi Sarayı, İstanbul Boğazı'nın Anadolu yakasında, Beylerbeyi semtinde yer alan Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. padişahı olan Abdülaziz'in emriyle inşa edilen tarihi bir saraydır. Saray, Boğaz'ın güzelliklerini ve stratejik önemini görmek isteyen padişahların yazlık saraylarından biri olarak tasarlanmıştır. Beylerbeyi Sarayı, mimari zarafeti, bahçeleri ve deniz manzarasıyla ünlüdür.
Sarayın içindeki önemli odalardan biri, padişahın özel odası olan Veliaht Dairesi'dir. Ayrıca, misafirleri ağırlamak için kullanılan Hamidiye Köşkü ve Hünkar Sofası gibi odalar da dikkat çeker.
13. Çırağan Sarayı
Çırağan Sarayı Beşiktaş ilçesinde oldukça işlek bir cadde olan Çırağan Caddesi üzerinde bulunur. Şimdilerde Çırağan Sarayı olarak anılan saray, 17. yüzyılda “Kazancıoğlu Bahçeleri” adıyla, bir süre de “Beşiktaş Sarayı” olarak anıldı.
Sultan Abdülaziz tarafından yapılan saray, şimdilerde içinde birçok lüks restorantı barındırdığı gibi, pek çok düğün ve organizasyona da ev sahipliği yapıyor.
Çırağan Sarayı, 19. yüzyılın ortalarında Osmanlı Sultanlarından Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır. İnşaatı 1863-1867 yılları arasında gerçekleşmiştir. Saray, mimar Nigoğos Balyan tarafından tasarlanmıştır.
Çırağan Sarayı, Osmanlı mimarisinin son dönemlerine ait özellikleri taşır. Barok ve Rönesans etkilerini barındıran saray, geniş bahçeler, yüksek kubbeler ve zarif süslemelerle dikkat çeker. Sarayın iç mekanları da zengin süslemelerle donatılmıştır.
Çırağan Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde Sultan Abdülaziz ve ardından Sultan II. Abdülhamid tarafından kullanılmıştır. Ancak II. Abdülhamid döneminde Yıldız Sarayı'nın tercih edilmesi nedeniyle Çırağan Sarayı, resmi ikametgah olmaktan çıkmıştır.
Günümüzde Çırağan Sarayı, The Çırağan Palace Kempinski Istanbul olarak bilinen lüks bir otel olarak faaliyet gösterir. Otel, zarif odaları, restoranları, spa olanakları ve Boğaz manzaralı terasları ile tanınır.
14. Yıldız Sarayı
Yıldız Sarayı, ilk kez Sultan 3.Selim’in annesi Mihrişah Sultan için yaptırılmıştır. Yıllar boyunca fazlaca hırpalanan, yağmalanan, bahçe demirlerine kadar soyulan bir saray olmasına rağmen, aynı zamanda Türkiye’de ilk sinema gösteriminin yapıldığı yerdir. Bünyesinde de nefis bir kütüphane barındırır, bizden söylemesi…
Yıldız Sarayı'nın inşaatı 19. yüzyılın ortalarına, 1860'lara dayanmaktadır. Saray, Abdülhamid II'nin tahta çıkmasının ardından genişletilmiş ve değiştirilmiştir. Sarayın çeşitli binaları ve köşkleri zaman içinde farklı padişahlar tarafından eklenmiştir
Yıldız Sarayı içinde önemli köşklerden bazıları Şale Köşkü, Malta Köşkü, Çırağan Köşkü ve Yalı Köşkü'dür. Her biri farklı mimari özelliklere sahiptir ve padişahların farklı zamanlarda kullanılması için inşa edilmiştir.
Hünkâr Köşkü, Yıldız Sarayı içinde yer alan ve özellikle II. Abdülhamid tarafından tercih edilen bir köşktür. Bu köşk, padişahın ikinci katındaki odasında gerçekleşen bir suikast girişimine de tanıklık etmiştir.
Günümüzde Yıldız Sarayı içindeki binalardan biri olan Şehzade Abdülmecid Efendi Köşkü, Türk ve İslam Eserleri Müzesi olarak kullanılmaktadır. Müzede Osmanlı dönemine ait sanat eserleri sergilenmektedir.
15-Kapalı Çarşı
İstanbul’un tam merkezinde Beyazıt, Nuruosmaniye ve Mercan semtlerinin ortasında yer alır. Dünyanın en büyük çarşısı ve en eski kapalı çarşılarından biridir. Yılda 91 milyon turisti ağırlayan çarşı kendi bünyesinde 5 cami, 1 mektep, 7 çeşme, 10 kuyu, 1 sebil, 1 şadırvan, 24 kapı ve 17 han bulunduruyor.
Kapalı Çarşı, Osmanlı İmparatorluğu'nun güçlü dönemlerinden biri olan 15. yüzyılın ortalarında, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından inşa edilmiştir. Çarşı, zamanla genişlemiş ve çeşitli dönemlerde restore edilerek günümüze ulaşmıştır.
Kapalı Çarşı, binlerce dükkân ve satıcıya ev sahipliği yapmaktadır. Çarşı içinde altın, gümüş, mücevherat, halı, tekstil ürünleri, deri ürünleri, hediyelik eşyalar, baharatlar ve daha birçok ürün çeşidi bulunmaktadır. Ayrıca, Osmanlı motifleriyle süslenmiş antikacılar, çeyiz dükkânları ve kahveciler de çarşı içinde yer almaktadır.
Kapalı Çarşı, yerli ve yabancı turistler tarafından sıkça ziyaret edilen bir alışveriş destinasyonudur. Geleneksel Türk el sanatlarından modern giyim ürünlerine, takılardan hediyelik eşyalara kadar geniş bir yelpazede ürün sunmaktadır.
16-Mısır Çarşısı
Eminönü’nde Yeni Camii’nin arkasında ve Çiçek Pazarı’nın tam yanında bulunur. Bizans zamanında Makro Envalos adında da bir çarşının aynı yerde bulunduğu rivayet edilir. Çarşının şimdi hali ise 1160 yılında Turhan Sultan tarafından Hassa baş mimarı Kazım Ağa’ya yaptırılmışır.
Unutmadan ekleyelim: İstanbul’a tam olarak hakim olmayan kişiler tarafından Kapalıçarşı ile karıştırılabilir. Bunun nedeni birbirlerine yakın olmaları ve ikisinin de kapalı birer çarşı olması kanaatimizce.
Mısır Çarşısı, 17. yüzyılın ortalarında II. Mehmed'in valide sultanı Turhan Hatice Sultan tarafından yaptırılmıştır. Çarşı, özellikle Osmanlı İmparatorluğu'nun Mısır eyaletinden getirilen baharatların satıldığı bir pazar olarak kurulmuştur.
Çarşı, ismini geçmişte Mısır'dan getirilen baharatlardan alsa da, günümüzde baharatların yanı sıra çeşitli hediyelik eşya, kuruyemiş, çiçek, bal, sabun ve diğer gıda ürünleri gibi çeşitli ürünleri de içermektedir.
Mısır Çarşısı, turistlerin ve yerli halkın sıkça ziyaret ettiği bir alışveriş merkezidir. Renkli tezgahları, yoğun baharat kokuları, çeşitli ürünleriyle çarşı, İstanbul'un tarihi ve kültürel dokusuna renk katan önemli destinasyonlardan biridir.
15-Kapalı Çarşı
İstanbul’un tam merkezinde Beyazıt, Nuruosmaniye ve Mercan semtlerinin ortasında yer alır. Dünyanın en büyük çarşısı ve en eski kapalı çarşılarından biridir. Yılda 91 milyon turisti ağırlayan çarşı kendi bünyesinde 5 cami, 1 mektep, 7 çeşme, 10 kuyu, 1 sebil, 1 şadırvan, 24 kapı ve 17 han bulunduruyor.
Kapalı Çarşı, Osmanlı İmparatorluğu'nun güçlü dönemlerinden biri olan 15. yüzyılın ortalarında, 1461 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından inşa edilmiştir. Çarşı, zamanla genişlemiş ve çeşitli dönemlerde restore edilerek günümüze ulaşmıştır.
Kapalı Çarşı, binlerce dükkân ve satıcıya ev sahipliği yapmaktadır. Çarşı içinde altın, gümüş, mücevherat, halı, tekstil ürünleri, deri ürünleri, hediyelik eşyalar, baharatlar ve daha birçok ürün çeşidi bulunmaktadır. Ayrıca, Osmanlı motifleriyle süslenmiş antikacılar, çeyiz dükkânları ve kahveciler de çarşı içinde yer almaktadır.
Kapalı Çarşı, yerli ve yabancı turistler tarafından sıkça ziyaret edilen bir alışveriş destinasyonudur. Geleneksel Türk el sanatlarından modern giyim ürünlerine, takılardan hediyelik eşyalara kadar geniş bir yelpazede ürün sunmaktadır.
18. Eyüp Sultan Camii
Adından da anlayacağınız üzere Eyüp ilçesinde bulunuyor. İlk olarak Fatih Sultan Mehmet tarafından 1458 yılında yaptırılan camii, bir depremden uzun süre sonra 1800 yılında Uzun Hüseyin Efendi tarafından tekrar yaptırılmış.
Eyüp Sultan Camii, İstanbul'un fethinden önce, Halid bin Zeyd'in komutasındaki Müslümanlar tarafından kurulan Eyüp Sultan Türbesi'nin yanında yer alır. Cami, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu olan Osman Gazi'nin komutanlarından Halid bin Zeyd'in türbesi etrafında inşa edilmiştir. Fakat bugünkü cami, 19. yüzyılın başlarında Sultan III. Selim tarafından yeniden inşa edilmiştir.
Cami, Eyüp Sultan Türbesi ile bütünleşmiştir. Eyüp Sultan, Halid bin Zeyd'in kumandasındaki ordu ile kuşatma sırasında İstanbul'u fetheden komutanlardan biriydi. Türbe, Müslümanlar için kutsal kabul edilen bir ziyaretgah olarak bilinir.
19-Hidiv Kasrı
Beykoz ilçesinde Çubuklu sırtlarında yer alan bir eserdir. 1907 yılında Abbas Hilmi Paşa tarafından yaptırılmış, 1 kulesi olan, masal gibi bir mekandır.
Hidiv Kasrı, II. Abdülhamid'in oğlu Şehzade Yusuf İzzettin Efendi için, Mısır Hidivleri tarafından finanse edilerek inşa edilmiştir. Kasrın yapımına 1907 yılında başlanmış ve 1909 yılında tamamlanmıştır.
Kasrın çevresinde geniş bir bahçe bulunur. Bu bahçeden, Boğaz'ın muazzam manzarası ve kısmen Asya kıtası görülebilir. Bahçe, çeşitli bitki örtüsü ve yürüyüş yolları ile donatılmıştır.
Kasrın ismi, Mısır Hidivleri tarafından finanse edilmesinden gelir. Mısır Hidivleri, Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı olan Mısır Valiliği'nde hüküm süren Osmanlı paşalarıdır. II. Abdülhamid döneminde Mısır Hidivleri, Osmanlı padişahlarına maddi destek sağlamışlardır.
Hidiv Kasrı, günümüzde müze olarak halka açık değildir. Ancak özel etkinliklere, düğünlere, etkinliklere ve çeşitli organizasyonlara ev sahipliği yapabilir. Bu sebeple kasır, özel etkinlikler için kiralanabilmektedir.
20. Topkapı Sarayı
Topkapı Sarayı geze geze neredeyse bütün bir İstanbul’u gezmiş kadar yorar adamı. Kaşıkçı Elması’ndan tutun da, Hz. Muhammed’in Sakal-ı Şerif’ine kadar pek çok eser barındırır bünyesinde. Boğaz manzarası da harikadır.
Topkapı Sarayı'nın inşası 15. yüzyılın ortalarında, 1459-1465 yılları arasında II. Mehmed tarafından başlatılmıştır. Saray, zamanla çeşitli padişahlar tarafından genişletilmiş ve değiştirilmiştir. Topkapı Sarayı, 1856 yılına kadar Osmanlı padişahlarının ikametgahı olmuştur.
Saray, dört ana avlu ve bu avluların çevresinde birçok yapıdan oluşur. Babüssaade, Babüsselam, Babüssağır ve Divan Meydanı olmak üzere ana avluları bulunur.
Topkapı Sarayı'nın en özel ve gizemli bölümü olan Harem, padişahın ailesi, cariyeleri ve hizmetçileri için ayrılmıştır. Harem, bir dizi odadan, salonlardan ve bahçelerden oluşur.
Topkapı Sarayı, 1924 yılında müze olarak ziyarete açılmıştır. Topkapı Sarayı Müzesi, zengin koleksiyonu ile Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihini ve kültürünü yansıtan birçok eseri içerir. Müzede Osmanlı padişahlarına ait değerli giysiler, silahlar, mücevherler ve sanat eserleri sergilenir.
21. Bayezid Camii
Bayezid Camii'nin inşası, II. Bayezid'in saltanatının ilk yıllarına, yani 1500-1505 tarihlerine dayanmaktadır. Cami, Osmanlı İmparatorluğu'nun 8. padişahı olan II. Bayezid tarafından yaptırılmıştır.
Bayezid Camii, Mimar Hayrettin tarafından tasarlanmıştır. Cami, Osmanlı mimarisinin klasik özelliklerini yansıtarak kare planlı bir yapıya sahiptir. Geniş bir avlu, büyük kubbe, yanlarda yarım kubbeler ve dört minaresi bulunur. Caminin içi de özenle işlenmiş süslemelerle zenginleştirilmiştir
Bayezid Camii'nin bir diğer önemli özelliği, içerisinde yer alan Osmanlı dönemi kütüphanesidir. Bu kütüphane, Osmanlı dönemine ait el yazmaları ve nadir kitapları içerir.
Bayezid Camii, hem yerel halkın ibadet yeri olarak kullanılmakta hem de turistler tarafından ziyaret edilmektedir. Cami, İstanbul'daki tarihi ve kültürel zenginlikleri keşfetmek isteyen ziyaretçiler için önemli bir durak noktasıdır.
22. Haydarpaşa Garı
Ayrılıkların ve kavuşmaların mekanı olarak bilinen gar, şimdilerde birçok festivale ev sahipliği yapıyor. 1908 yılında İstanbul-Bağdat Demiryolu hattının başlangıç istasyonu olarak tamamlanıp hizmete açılan gar, kültürün başkenti İstanbul’un en önemli simgelerinden biridir.
Haydarpaşa Garı'nın inşaatına 1906 yılında başlanmış ve 1908 yılında tamamlanmıştır. Gar, Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilen önemli demiryolu projelerinden biri olarak hizmete açılmıştır.
Gar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu sonrasında da önemli bir ulaşım merkezi olarak hizmet vermeye devam etmiştir. Ancak, zamanla İstanbul'daki demiryolu taşımacılığının yerini büyük ölçüde karayolu ulaşımına bırakmasıyla garın kullanımı azalmıştır.
2010 yılında Haydarpaşa Garı'nda çıkan büyük bir yangın, gar binasının büyük hasar görmesine neden oldu. Yangın sonrasında, gar binasının restorasyonu ve yeniden işlevlendirilmesi konusunda çeşitli planlar ve projeler yapılmış hala restorasyonu devam etmektedir.
23. Galata Kulesi
Galata Kulesi, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde, Galata semtinde yer alan tarihi bir kuledir. Şehrin tarihine ve siluetine önemli bir katkı sağlayan Galata Kulesi, Bizans dönemine ait bir yapı olarak inşa edilmiş ve zaman içinde pek çok kez onarılarak günümüze ulaşmıştır
Galata Kulesi, ilk olarak M.S. 528 yılında Bizans İmparatoru Anastasius tarafından inşa edilmiştir. Daha sonra 1348 yılında, Cenevizliler tarafından Galata'nın savunma amaçlı olarak genişletilmesi sırasında kule, günümüzdeki formuna kavuşmuştur.
Galata Kulesi'nin özellikle Osmanlı döneminde kullanıldığı önemli bir fonksiyon, şehirde çıkan yangınları bildirmek amacıyla kullanılmasıdır. Kule, çevredeki gözetleme kuleleri ve anonslarla yangınları ilan ederek halkı uyarırdı.
Galata Kulesi, İstanbul Boğazı ve Altın Boynuz'un eşsiz manzarasına hakim bir konumda yer alır. Bu nedenle kule, turistler için popüler bir ziyaret noktasıdır. Kuleye çıkılarak, İstanbul'un tarihi yarımadasının panoramik manzarası izlenebilir.
24-Büyük Mecidiye Camii
"Büyük Mecidiye Camii" ifadesi genellikle "Ortaköy Camii" olarak bilinen bir camiiyi ifade eder. Ortaköy Camii'nin inşaatına 1853 yılında başlanmış ve 1856 yılında tamamlanarak ibadete açılmıştır. Cami, Osmanlı padişahı Abdülmecid'in emriyle yapılmıştır.
Cami, İstanbul Boğazı'nın kuzey kıyısında, Boğaz Köprüsü'nün hemen altında konumlanmıştır. Bu nedenle cami, muazzam bir boğaz manzarasına sahiptir ve özellikle akşam saatlerinde ışıklandırıldığında etkileyici bir görüntü sunar.
Ortaköy Camii, sadece ibadet amacıyla kullanılmakla kalmaz, aynı zamanda ziyaretçiler için de popüler bir turistik noktadır. Özellikle yaz aylarında turistler ve yerel halk, camiyi ziyaret eder ve çevresindeki kafelerde zaman geçirir
25. Pierre Loti Tepesi
Pierre Loti Tepesi, İstanbul Boğazı'nın muazzam manzarasına hakim bir konumda bulunur. Tepeden, Boğaz'ın güzellikleri, Eyüp Sultan Camii ve çevresinin panoramik görüntüsü izlenebilir. Bu nedenle tepesi, hem yerel halk hem de turistler için popüler bir ziyaret noktasıdır.
Tepede, Pierre Loti'nin zamanında kullandığı bir kahve evi bulunmaktadır. Bu ev günümüzde müze olarak hizmet verir. Pierre Loti Evi, gelen ziyaretçilere tarihi bir atmosferde çay veya kahve içme imkanı sunar. Ayrıca, evin terasından İstanbul manzarası izlenebilir.
Tepenin bulunduğu bölge, aynı zamanda Eyüp Sultan Camii ve Türbesi'ne ev sahipliği yapmaktadır. Cami, İstanbul'un en önemli dini merasimlerine ve ziyaretçilere açık olan önemli tarihi camilerden biridir.
Pierre Loti Tepesi, tarihi ve kültürel bir öneme sahiptir. Bu nokta, Pierre Loti'nin İstanbul'a olan ilgisini ve eserlerine yansıyan İstanbul manzarasını keşfetmek isteyen ziyaretçiler için çekici hale gelmiştir.
26. Rüstem Paşa Camii
Rüstem Paşa Camii, 1561-1563 yılları arasında Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Cami, Osmanlı Devleti'nin sadrazamlarından Rüstem Paşa'nın eşi Mihrimah Sultan adına yaptırılmıştır. Mihrimah Sultan, Osmanlı padişahı III. Murad'ın kızıdır.
Rüstem Paşa Camii'nin en dikkat çekici özelliklerinden biri, iç mekanının zengin İznik çinileri ile kaplı olmasıdır. Çinilerde, çeşitli desenler, geometrik şekiller ve bitki motifleri bulunur. Bu çiniler, Osmanlı dönemi sanatının güzel örneklerindendir.
Cami kompleksi, Rüstem Paşa Camii'nin yanında Mihrimah Sultan Türbesi'ni de içerir. Türbe, cami ile aynı dönemde inşa edilmiştir ve Mihrimah Sultan'ın eşi Rüstem Paşa'nın da gömülü olduğu bir mekan olarak kullanılmıştır.
Rüstem Paşa Camii, ziyaretçilere açıktır ve İstanbul'daki tarihi eserleri keşfetmek isteyenler için önemli bir durak noktasıdır. Caminin mimari güzellikleri ve İznik çinileriyle süslenmiş iç mekanı, ziyaretçilerin ilgisini çeker.
27. Büyükada – Aya Yorgi Kilisesi
Büyükada, İstanbul'un Adalar ilçesine bağlı bir adadır ve Aya Yorgi Kilisesi (Ayios Yeoryios Kilisesi), Büyükada'nın en yüksek tepesinde yer alan tarihi bir kilisedir. Aya Yorgi Kilisesi, adanın en bilinen ve kutsal ziyaret noktalarından biridi
Aya Yorgi Kilisesi'nin tarihi oldukça eski olup, bu bölgede Hristiyanlık döneminden kalma en eski yapıların başında gelir. Kilisenin tarihçesi, Bizans İmparatorluğu'na kadar uzanmaktadır.
Kilise, özellikle 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde, Aya Yorgi'nin anma günlerinde binlerce kişi tarafından ziyaret edilir. Ziyaretçiler, dualar okuyup dileklerde bulunmak için kiliseye gelirler
Kilisenin çevresinde Aya Yorgi Manastırı da bulunmaktadır. Manastır, kilisenin yanı sıra ziyaretçilerin dua ettiği ve ibadetlerini gerçekleştirdiği bir alanı içerir.
28. Süleymaniye Camii
Süleymaniye Camii, İstanbul'un tarihi yarımadasında yer alan ve Osmanlı İmparatorluğu'nun büyük hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılan muazzam bir camidir. Cami, Mimar Sinan'ın kariyerinin zirvesindeki eserlerinden biri olarak kabul edilir ve İstanbul'un siluetine hakim bir konumda yer alır.
Süleymaniye Camii'nin inşasına 1550 yılında başlanmış, 1557 yılında ise tamamlanarak ibadete açılmıştır. Cami, Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman ve eşi Hürrem Sultan tarafından yaptırılmıştır.
Caminin mimari tasarımı, Osmanlı İmparatorluğu'nun ünlü mimarı Mimar Sinan'a aittir. Mimar Sinan, Süleymaniye Camii'ni Osmanlı mimarisinin en ihtişamlı ve anıtsal örneklerinden biri olarak planlamış ve inşa etmiştir.
Süleymaniye Camii'nin çevresinde, Kanuni Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan ile Sultan II. Selim'in türbeleri bulunmaktadır. Bu türbeler, cami kompleksini tamamlar.
Cami kompleksi içinde yer alan Süleymaniye Kütüphanesi, zengin bir koleksiyona sahiptir. Osmanlı dönemine ait el yazmaları, nadir eserler ve önemli kitaplar burada bulunmaktadır.
29. İngiliz Kırım Kilisesi
İngiliz Kırım Kilisesi, Kırım Savaşı sırasında (1853-1856) yaşanan olaylar ve savaşa katılan İngiliz askerleri için bir anıt olarak inşa edilmiştir. Kilisenin inşası 1855 yılında başlamış ve 1858 yılında tamamlanmıştır.
Kilisenin mimari tasarımı, İngiliz mimar George Edmund Street tarafından yapılmıştır. Gotik tarzda inşa edilen kilise, kırmızı tuğladan yapılmış ve dikdörtgen bir plana sahiptir. Gotik mimarinin öne çıkan unsurlarından olan yüksek pencereler, kemerler ve kuleler kilisenin dikkat çeken özelliklerindendir.
Kilisenin bahçesinde, Kırım Savaşı'nda hayatını kaybeden bazı İngiliz askerlerinin anısına dikilmiş anıt mezarlar bulunmaktadır. Bu mezarlar, savaşa katılan ve İstanbul'da hayatını kaybeden askerlere adanmıştır.
İngiliz Kırım Kilisesi, hem tarihi hem de mimari açıdan turistik bir değere sahiptir. Kilise, İstanbul'un Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi gibi önemli noktalarına yakın bir konumda yer aldığından, ziyaretçiler tarafından sıklıkla görülen bir yapıdır.
27. Büyükada – Aya Yorgi Kilisesi
Büyükada, İstanbul'un Adalar ilçesine bağlı bir adadır ve Aya Yorgi Kilisesi (Ayios Yeoryios Kilisesi), Büyükada'nın en yüksek tepesinde yer alan tarihi bir kilisedir. Aya Yorgi Kilisesi, adanın en bilinen ve kutsal ziyaret noktalarından biridi
Aya Yorgi Kilisesi'nin tarihi oldukça eski olup, bu bölgede Hristiyanlık döneminden kalma en eski yapıların başında gelir. Kilisenin tarihçesi, Bizans İmparatorluğu'na kadar uzanmaktadır.
Kilise, özellikle 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde, Aya Yorgi'nin anma günlerinde binlerce kişi tarafından ziyaret edilir. Ziyaretçiler, dualar okuyup dileklerde bulunmak için kiliseye gelirler
Kilisenin çevresinde Aya Yorgi Manastırı da bulunmaktadır. Manastır, kilisenin yanı sıra ziyaretçilerin dua ettiği ve ibadetlerini gerçekleştirdiği bir alanı içerir.
31-Fener Rum Patrikhanesi
Fener Rum Patrikhanesi, İstanbul'un Fener semtinde yer alan ve Ortodoks Hristiyan dünyasının en önemli dini liderlerinden biri olan Rum Ortodoks Patriği'nin merkezi konumundaki patrikhanedir. Patrikhane, tarih boyunca Ortodoks dünyası için kutsal bir merkez olmuş ve önemli dini olaylara ev sahipliği yapmıştır.
Fener Rum Patrikhanesi'nin tarihi oldukça eski olup, İstanbul'da 4. yüzyılda inşa edilen ilk patrikhanenin mirasını devralır. Günümüzdeki bina, 1601 yılında inşa edilmiştir.
Fener Rum Patrikhanesi'nin ana kilisesi Ayatriada Kilisesi'dir. Bu kilise, patrikhanenin dini ibadetlerini gerçekleştirdiği merkezi bir noktadır.
Fener Rum Patrikhanesi, Rum Ortodoks Kilisesi'nin merkezi ve ekümenik patrikhanesidir. Patrik, Ortodoks dünyasındaki en yüksek dini liderdir ve ekümenik patrik olarak tanınır. Patrikhane, tarihi boyunca Ortodoks dünyasındaki önemli dini meselelerin çözümüne katkıda bulunmuştur.
Fener Rum Patrikhanesi'nin patriği, ekümenik patrik unvanını taşır. Bu unvan, tüm Ortodoks dünyasındaki Hristiyan toplulukları üzerinde otorite ve liderlik yetkisi anlamına gelir.
Fener Rum Patrikhanesi, ziyaretçilere açıktır. Ancak, dini ayinler sırasında sessiz ve saygılı olunması önemlidir. Patrikhane, mimari güzellikleri, tarihi atmosferi ve dini önemi nedeniyle ziyaret edilen önemli bir turistik noktadır.
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te Samimi Haber sitemize
abone olun.