3 bin tane cenaze yıkadı, ölüme bakışı değişti: “Çocukluk hayalimi gerçekleştirip gassal oldum”
Adı Eray Kaya, 27 yaşında. Mesleği gassallık, yani ölü yıkayıcılığı. Bu meslek onun çocukluk hayaliydi. Meslekteki beşinci yılında yıkadığı cenaze sayısı 3 bini buldu. Gassal Eray Kaya, çocukluk hayalini, mesleğin inceliklerini, unutulmaz anılarını Samimi Haber’e anlattı.
Abone Ol
KÖY İMAMI YÖNLENDİRDİ
Bu hayatta kaç insan çocukken; “Büyüyünce gassal olacağım, cenaze yıkayacağım” diye hayal kurar ki? Biga’da yaşayan Eray Kaya işte bu sıra dışı hayali kurmuş ve üstelik hayaline de ulaşmış.
2020 yılında Biga Belediyesi’nin cenaze hizmetlerinde gassal olarak göreve başladığını söyleyen Kaya, çocukluk yıllarından itibaren bu mesleğe gönül verdiğini söyledi. Üçüncü sınıfta katıldığı yaz Kur’an kursunda köy imamı Mustafa Turan’ın etkisiyle ‘gassal olma’ kararı alan Kaya, o günden itibaren hedefinden sapmadan bu mesleği icra etmiş.
Kaya, çocukluk hayali olan mesleğe adım atarak yıllar içinde 3 bin tane cenaze yıkadı. Ancak bu meslek, onun için yalnızca bir iş değil, aynı zamanda manevi bir yolculuk oldu.
“CANLI HALİNDEN DAHA ZARARSIZ”
Kaya, gassallığa ilk başladığında hiç korkmadığını belirterek; “Büyük dedemin cenazesini gördükten sonra cenazenin tamamen zararsız bir duruma geldiğinin, canlı halinden daha zararsız bir duruma geldiğinin farkına vardım ve cenazeden hiç korkmadım” dedi.
Gassallık mesleğine adım atma hikâyesini ve yaşadığı ilginç anıları Samimi Haber’le paylaşan Kaya, ölümün bir son değil, bir başlangıç olduğunu vurguladı. Kaya, mesleğinin derin manevi yönlerini, perde arkasında yaşananları, insanlarla kurduğu özel bağları ve yaşadığı unutulmaz deneyimleri içten bir dille anlattı.
“KORKUYU DEDEMİN VEFATIYLA YENDİM”
Çanakkale Biga’da yaşayan 27 yaşındaki Kaya, mesleğe başlamasının en büyük nedeninin, küçükken idol olarak gördüğü köy imamı Mustafa Turan olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Mustafa Hocamız Kur’an kursunda öyle bir nakşetmişti ki bize bu duyguyu, ben kararımı vermiştim. Ondan sonra imam hatip okulunda ara ara hocalarımız sorardı, büyüyünce ne olmak istersiniz gibi. Bizler de hiç anlamadan hoca olacağız, gassal olacağız, cenaze hizmetlerinde din görevlisi olacağız diye söylemeye başlamıştık. Sonra tabii yakınlarımız bunu duyunca ya cenazeleri nasıl yıkayacaksın, korkmayacak mısın gibi sorular sordu. E bizler de çocuğuz, cenaze nedir, korkulacak bir şey mi gibi endişelere düşerken, bir yakınımız vefat etti, büyük dedemdi. Yanına gittik, yüzü açıldı, baktık, anladım ki korkulacak bir durum yok. Tam tersi canlı olduğundan daha zararsız bir hale gelmiş. Korkuyu o zaman yendim, arkamda bıraktım”.
“AHDE VEFA EN BÜYÜK ZENGİNLİĞİM”
Kaya, mesleği ve yaşadığı deneyimlerle insanlara sadece bir hizmet değil, aynı zamanda manevi bir bağ sunuyor. İnsanlardaki ahde vefa duygusunun kendisinin elde ettiği en büyük zenginlik olduğunu dile getiren Kaya, cenaze yakınlarının kendisine gösterdiği ilgi ve saygının çok değerli olduğunu vurguladı.
ZOR ZAMANDA İNSANLARIN YANINDA OLMAK…
Cenaze hizmetleri sırasında karşılaştığı duygusal anları ve insanların kendisiyle kurduğu derin bağları anlatan Kaya; “Bir yerde ‘hocam, hocam’ diye sesler duyduğumda, dönüp bakıyorum; aslında o kişiyi tanımıyorum desem yeridir. Sonrasında o kişi, ‘hocam, hatırladınız mı, benim babamı yıkamıştınız’ diyor. Ben hatırlamıyorum ama onun gönlünü kırmamak için ‘evet, abi, evet hatırladım’ diyorum. Ardından, ‘hocam, bir çayımı için’ gibi teklifler geliyor. Buradan çıkarılacak ders şu ki, zor zamanlarda bir insanın yanında olmak, ona destek olmak, o kişinin hafızasında derin bir vefa duygusu bırakıyor ve bu bağ hiç kaybolmuyor” şeklinde konuştu.
Kaya, cenaze yıkarken, insanların; “Korkmuyor musun?” gibi sorularıyla sık karşılaştığını aktardı. “Çocukluğumuzda bu soruyu duyunca tedirgin olurdum” diyen gassal Kaya; “Dedemin cenazesinden sonra, cenazenin aslında canlı halinden daha zararsız bir durumda olduğunun farkına vardım ve hiç korkmadım. Gassal olmam için en büyük cesareti bana bu olay verdi” diye konuştu.
“3 BİN TANE CENAZE YIKADIM”
Bugüne kadar yıkadığı cenazelerde en etkilendiği olayı da anlatan Kaya, bunu şöyle anlattı:
“Ben şimdiye kadar 3 bin tane cenaze yıkadım. Çok fazlasını gördüm. Cenaze yıkarken, dirilen olmadı ama Biga’nın bir köyünde hayattayken de tanıdığım Allah dostu bir amcamız vardı. Bu amcamız vefat etti. Şoförlerimizi yönlendirdik, köyden alındı. Teneşire koyduk yıkamak üzere. İlk önce tabii gerekli işlemleri yaptık. Üstündeki kıyafetleri vesairesini çıkardık. Yıkamaya başladım, abdest aldıracağım zaman dudaklarında bir kıpırdama olduğunu fark ettim. Cenazenin bir yakını da yanımızdaydı. Ona da sordum. O da fark ettiğini söyledi. Ben de emin olmak için hemen doktorumuzu çağırdım. Kurumumuzun doktoru var. Bir kere daha muayene etsin diye. Doktorumuz geldi, muayeneleri yaptı. Hocam yok sağ değil dedi, vefat etmiş abimiz dedi. İşte ben o zaman anladım ki Rabbimi zikrediyor, belki de Rabbimle temaşa ediyor. Bu konu beni çok etkilemişti”.
BÜTÜNLÜĞÜ OLMAYAN CENAZELER
Kaya, bazen fiziki bütünlüğe sahip olmayan cenazelerin de geldiğini belirterek; “Onları fıkhi hükümler gereği hırpalamadan, dağılacak gibiyse sadece su dökerek, beden bütünlüğünü bozmamak şartıyla gerekli olan en güzel bir şekilde yıkıyoruz, temizliyoruz, ve kefenliyoruz” ifadelerini kullandı.
SALGIN DÖNEMİNDE CENAZE SAYISI ARTTI
Kaya, covid-19 salgını döneminde, normal günlere kıyasla çok daha fazla cenaze yıkadığını anlattı. Virüsten ölen babasının cenazesini tutmaya korkan çocuklara rastladığını belirtti. Güçlü bir inanca sahip olan Kaya, bu dönemi ‘mahşerin bir provası’ olarak nitelendirdi. “Çünkü evlat babasından, baba evladından nasıl kaçar, gördüm” dedi.
“CENAZENİN İÇİNE KOYMAM İÇİN ÇEŞİTLİ İSTEKLER OLUYOR”
Cenazeleri yıkarken, ailelerin çeşitli isteklerle geldiğine aktaran Kaya, şunları anlattı:
“Cenaze yakınlarının en çok isteği, ‘hocam, babamı iyi yıka, hocam abimi iyi yıka’ şeklinde oluyor. Bizim halkımız inançlı, gönülden bağlıdır, bazı şeylerin kurtarıcı olduğuna inanırlar. Kur’an’dan bir sayfa ayet getirmiş, ‘hocam cenazenin içine bunu koyabilir miyiz’ gibi isteklerde bulunuyorlar. Hacca, umreye gittiyse ihramları geliyor, ihramlarını yanına koymak istiyorlar”.
“DUYGULARIM DEĞİŞTİ”
Mesleğe başladığı ilk yıllarından bugüne çok farklı tecrübeler edindiğinin altını çizen Kaya, duygularının da önceki yıllara göre değiştiğini söyledi. Yaptığı işle alakalı duygusallığı kenara bıraktığını ifade eden Kaya, daha çok cenaze yakınları ile kurdukları duygusal bağa dikkat çekti.
Korku duygusunu hiç yaşamadığını tekrar eden Kaya; “Bu tarz durumlarda, aileler konusunda çekinme gibi bir korku yaşamadım, şükür, elhamdülillah. Daha önce Mustafa hocamın stajları ve okuldaki stajlar sayesinde bu konuda hiçbir sıkıntı yaşamadım. Ancak, ailelerle ilgili olarak zamanla tecrübe edindik. Ailelerin hangi konularda daha hassas davrandığını, duygusal anlarda nasıl tepkiler ve refleksler gösterebileceklerini gün geçtikçe daha iyi anlayabiliyoruz. Gün geçtikçe daha iyi çözümleyebiliyoruz” diye konuştu.
“HER CENAZE FARKLI OLUYOR”
Ölüm hakkındaki düşüncelerini dile getiren Kaya, ölümün bir son olmadığını, ebedi başlangıç olduğunu ifade ederek; “Ölüler hakkında şunu söylemek isterim. Şöyle diyelim: Kim, nasıl yaşarsa öyle ölür lafına değinmek istiyorum. Bu konuda gerçeğe bizler burada şahidiz. Kimi cenazeler kilosu olmasına rağmen kolayca dönebiliyorken kimisi sırtını yıkayacağımız zaman çok zor bir şekilde döndürdüğüme şahit oldum” şeklinde konuştu.
“KİMSESİZLERİN CENAZESİYLE DAHA ÇOK İLGİLENİYORUM”
Kaya, özellikle Covid-19 salgını döneminde kimsesiz insanlara ait çok sayıda cenaze yıkadığını belirtti. Kimsesiz cenazelerinin, kendisinde duygusal olarak daha fazla etki bıraktığını belirten Kaya; “Korona zamanında bazen iki kişi, bir mezarlık görevlisi ve benim mezara koyduğumuz, bizlerin defnettiğimiz cenazeler oldu. Ben bu konuda diyorum ki, arkandan cenazeni koşturacak bir yakın olması bile büyük bir nimettir. Bunu da ben şöyle yorumluyorum: Yeryüzünde öyle bilinmeyenler vardır ki, gökyüzünde belki de şöhret sahibidirler. Onun için kimsesizlerin cenazesine özellikle daha çok dikkat ediyorum. Daha çok ilgilenmeye çalışıyorum” ifadelerini kullandı.
“GASSAL DİZİSİ RUTİNİMİZİ GERÇEKLİĞİYLE İŞLEMİŞ”
Son günlerde gündemden düşmeyen ‘Gassal’ dizisine değinen Kaya, bu konuda şu yorumda bulundu:
“Günlük rutin muhabbetlerimizi tamamıyla dizi haline çevirmişler, tamamıyla gerçekliği işliyor. Birkaç eleştirel noktası gerekir mi, tam bilemiyorum ama noksanlığıyla birlikte tamamıyla bizim günlük rutin konuşmalarımız oradakiler. Ayrıca, dizi gassalların tanınmasını, bilinmesini sağladı. Hatta gördüğüm haberlere göre gassallık kurslarına ilgi ve talep artmış. Şunu söylemekt fayda var. Herkes anlık olarak karar verip de gassal olamaz. Bir kere bence kesinlikle imam hatip mezunu olmalı”.
“ÖLÜNCE BENİ KİM YIKAYACAK ENDİŞESİ BENDE DE VAR”
Kaya, kendisinde de dizideki gibi, “Ölünce beni kim yıkayacak?” endişesinin kısmen de olsa bulunduğunu ifade etti. Cenaze yıkayıp çıktıktan sonra her şeyi unuttuğunu belirten Kaya, mahremiyetin çok önemli olduğuna dikkat çekti. Cenaze yakınlarının, yıkamadan sonra çeşitli sorularına maruz kaldığını söyleyen Kaya, bundan ötürü bu mahremiyeti koruyabilecek, dikkat edecek bir gassal tarafından yıkanmak istediğini belirtti.
“ÖLÜLER DEĞİL, DİRİLER ZARAR VERİR”
Kaya, mesleğiyle ilgili olarak insanların ilk sorusunun korku konusu olduğunu söyledi. Kendisinin ise her fırsatta ölüden değil diriden korkmak gerektiğini anlattığını söyleyen Kaya; “İnsanların yüzde 90’ı ‘hocam, hiç korkmuyor musun cenazeden’ diye sorar. Ben de ‘korkmuyorum’ derim. Bugün seninle burada oturuyoruz, ben canlıyım, benden korktuğun yok. Samimi bir ortamımız var. Yarın ben vefat ettiğimde neden benden korkasın ki? Sadece nefes almıyorum ve daha zararsız bir hale gelmişim. Bugün çok şey yaparsan belki sana zarar verebilirim, dilimle veya bedenimle. Ama yarın vefat ettiğimde sadece nefesim kesilmiş olacak ve daha zararsız bir hale gelmiş olacağım. Ben de sana niçin korkasın diyorum. O zaman beni anladıklarını söylüyorlar” diye konuştu.
“MESLEĞİMDEN DOLAYI HİÇ PİŞMAN OLMADIM”
Yaptığı meslekten dolayı hiç pişman olmadığını belirten Kaya, bu süre zarfında hiç izin kullanmadığını ifade etti. Sadece vatani görevini yaparken mesleğinden ayrı kaldığını, evlendikten sonra ise ertesi gün hemen işe başladığını paylaştı.
MESLEKTEKİ İLK GÜNÜNDE 20 YAŞINDA BİR GENCİ YIKADI
Meslekteki ilk gününü anlatan Kaya, 20'li yaşlarda bir genci yıkadığını söyledi. Yıkadığı ilk cenaze olmasından dolayı hiç unutmadığını ifade eden Kaya, şu cümleleri kullandı:
“İlk günümü hatırlıyorum. Biga’da oduncu olarak çalışan bir abimiz vardı. Oğlu 20 küsur yaşlarda vefat etmişti. İlk cenazemdi ve otopsiye gitmişti. Ondan sonra tabii yıkamaya gittik. Diğer gassal hocamız yapabilir misin, diye sorduğunda ben de hiç problem olmadığını ve yapabileceğimi söylemiştim. Allah’ın izniyle beraber gireceğiz. Beraber yıkayacağız. Rabbim öyle bir güç kuvvet veriyor ki cenazeden hiç korkmadım. Fakat sonra gelen annesi ve babasının feryatları beni biraz etkilemişti”.
“BAHŞİŞ ALMAKTAN UZAK DURUYORUM”
Gassalların aldıkları maaşlara da değinen Kaya, belediye ve Diyanet’e bağlı gassalların aldığı maaşların değişiklik gösterdiğini belirtti. Belediyeye bağlı çalışan gassalların daha çok sendikalarla olan anlaşmasına göre maaş aldığını dile getiren Kaya, kendisinin orta gelirli bir aileden yetiştiği ve küçük bir yerde yaşamanın da etkisi ile çok büyük beklentiler içinde olmadığını ifade etti. Bu nedenle aldığı maaştan memnun olduğunu söyledi.
Cenaze yıkarken ölü yakınlarının kimi zaman bahşiş teklif ettiğini söyleyen Kaya, bahşişleri kabul etmediğini söyleyerek; “Bizlere hocamız bu konuda şöyle demişti. Cenazeyi yıkadığınız zaman size verilen parayı almak, cenaze yıkanan suyu içmek kadar pistir. Bizlere bunu söyledi. Onun için ben bu konuda biraz daha dikkat ettim. Fıkıh olarak helal olabilir ama yani ben kendime, vicdanıma sığdıramıyorum. Çünkü bizler orada cenaze yıkadığımız için maaş alıyoruz. Bu yüzden bahşiş almamaya özen gösteriyorum. Uzak kalıyorum” dedi.
“CENAZE YIKARKEN SU SICAKLIĞI ÖNEMLİ”
Mesleğin inceliklerine de değinen Kaya, yıkamada kullanılan suyun sıcaklığının önemli olduğunu anlattı. Cenaze yıkarken su sıcaklığının önemine dikkat çeken gassal Eray Kaya şunları söyledi:
“Kendimiz yıkanırken kaç derecede yıkanıyorsak, cenazeyi de öyle yıkamak gerekiyor. Cenaze yıkarken suyun sıcaklığı oldukça önemlidir. Su ne çok sıcak, ne de çok soğuk olmalıdır. İdeal sıcaklık, cenazenin cildine zarar vermemek ve yıkama işlemini rahat bir şekilde gerçekleştirebilmek için ılık olmalıdır. Ben yıkamaya başlamadan önce su sıcaklığını eldiven takmama rağmen ya dirseğimle ya da bileğimle tartarım. Çok sıcak su, cilde zarar verebilir ve cenazenin doğal yapısını bozabilirken, çok soğuk su da cenaze üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Bu denge, cenazenin mahremiyetini ve saygınlığını koruyarak yıkama işleminin en doğru şekilde yapılmasını sağlar”.
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te Samimi Haber sitemize
abone olun.