Gündem

Erdoğan Kabine Toplantısı sonrası konuştu! "İsrail haydutluğuna sessiz kalınamaz"

Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı, 3 saat 50 dakika süren görüşmelerin ardından sona erdi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Erdoğan, İsrail vahşetine karşı İslam dünyasını birlik olmaya çağırdı.

Abone Ol

Kabine Toplantısı'nın ardından kameralar karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ve dünya siyasetine dair kritik açıklamalarda bulundu.

Erdoğan, "Bölgemizi ve dünyayı ateşe atan bir avuç radikal siyonist, gözünü kan bürümüş durumda" diyerek, İslam dünyasını ve tüm vicdan sahibi ülkeleri bu modern barbarlığa karşı birlik olmaya çağırdı. "Bu ittifak kurulmadığı sürece tehlike giderek büyüyecek ve İsrail'in saldırılarının etkisi bu durumu sadece izleyenlere de ulaşacak" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Marmara Üniversitesi Recep Tayyip Erdoğan Külliyesi'nin açılışını gerçekleştirdiklerini ve bu eserin üniversiteye kazandırılmasından büyük memnuniyet duyduğunu belirtti. Toplam 12 milyar liralık yatırım yapılan külliyenin öğrencilere hayırlı olmasını diledi.

"Balkanlar'da fay hatlarını kaşıyorlar"

Balkanlar'daki son gelişmelere de değinen Erdoğan, "Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren üst aklın, son aylarda Balkanlar'da da toplumsal fay hatlarını kaşıdığını görüyoruz. Ayrılıkçı gündemlerin körüklenmesinin gerisinde hangi niyetlerin olduğu bellidir. Türkiye olarak biz Balkanlar'da, özellikle de Bosna-Hersek’te barıştan, huzurdan ve istikrarın korunmasından yanayız. Bu konudaki hassasiyetimizi, Demokratik Eylem Partisi Genel Başkanı Bakir İzetbegoviç’e de geçtiğimiz günlerde İstanbul’da ifade ettim." dedi.

BM 79. Genel Kurulu'na katıldığını, birçok ülke lideriyle verimli görüşmeler yaptığını ve Türkevi'nin küresel diplomasinin merkezi haline gelmesinden dolayı gururlu olduğunu söyledi.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:

Birleşmiş Milletler 79’uncu Genel Kuruluna iştirak etmek üzere gittiğimiz New York’ta, 4 gün boyunca oldukça verimli görüşmeler gerçekleştirdik. Düşünce kuruluşlarından Türk-Amerikan toplumu temsilcilerine… Uluslararası yatırımcılardan devlet ve hükümet başkanlarına kadar çok çeşitli kesimlerle bir araya geldik.

Bu kapsamda; İran, Sırbistan, Ukrayna, Maldivler ve Gine Bişau Cumhurbaşkanları, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı, Kuveyt Veliaht Prensi, Arnavutluk, Pakistan, Irak, Lübnan, İtalya, Almanya, Hollanda, Yunanistan ve Ermenistan Başbakanları, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri...

Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı ile verimli istişarelerimiz oldu. 2021 yılında hizmete açtığımız Birleşmiş Milletlerin tam karşısındaki Türkevi binamız, bu yıl da görüşmelerimize ev sahipliği yaptı.

"Diplomasinin nabzı Türkevi'nde attı"

Birleşmiş Miletlerle birlikte Türkevimiz de küresel diplomasinin nabzının attığı merkezlerden biri haline geldi.

New York’u her ziyaretimizde, görenleri kendine hayran bırakan böyle bir eseri ülkemize kazandırmanın haklı gururunu yaşıyoruz.

Ana Muhalefet Partisi’nin devrik eski Genel Başkanı’nın, Türkevi’nden niçin bu kadar rahatsız olduğunu da açıkçası anlayamıyoruz. Türkevi binamız, tıpkı şu an çatısı altında olduğumuz Cumhurbaşkanlığı Külliyemiz gibi 85 milyonundur, 85 milyonun iftihar vesilesidir. Kapısı da, Milletin evi gibi, Türk Milleti’nin her bir ferdine açıktır. Bunda ayıplanacak, eleştirilecek bir durum da göremiyoruz. Türkiye’nin başarılarına sevinmek yerine bundan gocunanları bugün bir kez daha milletimizin vicdanına havale ediyoruz.

"Küresel barış ve güvenlik '5 ayrıcalıklı' ülkenin keyfine bırakılamaz"

24 Eylül Salı günü, Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna hitap ettim. Hitabımda, İsrail’in Gazze halkına uyguladığı soykırım başta olmak üzere bölgemizdeki çatışmalara ve zulümlere özellikle dikkat çektim.
Küresel barış ve güvenliğin “5 ayrıcalıklı” ülkenin keyfine bırakılmaması gerektiğini “Dünya 5’ten Büyüktür” şiarımızla tekrar ifade ettim.

Yine konuşmamızda Türkiye’nin dış politika vizyonuna dair kapsamlı bir ufuk turu yaptık. Tüm görüşmelerimde, yaklaşan kış mevsimi öncesinde, insanlık olarak, Filistin halkına yönelik yardımlarımızı artırmamız gerektiğini dile getirdim. Gerek Genel Kurul salonunda, gerekse daha sonraki görüşmelerimizde aldığımız tepkiler son derece olumluydu. Verdiğimiz mesajlarla bir kez daha insanlığın ortak vicdanına tercüman olduğumuzu gördük. Türkiye bugün, özgürlük için, adalet için, hak ve hakkaniyet için mücadele eden tüm mazlumların küresel platformdaki sesi haline gelmiştir. Bundan, ülkemiz ve milletimiz adına onur duyuyoruz.

Biz, New York’tayken İsrail, Lübnan’a yönelik saldırılarını daha da artırdı. Son iki haftada İsrail’in saldırılarında, aralarında çok sayıda çocuğun da olduğu bini aşkın Lübnanlı hayatını kaybetti. İsrail saldırılarında vefat eden tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyor, Lübnan halkına tekrar taziyelerimi iletiyorum.

“Lübnan’a tıbbi malzeme gönderdik"

Lübnan Başbakanı Mikati’yle görüşmemizde Türkiye’nin güçlü desteğinin yanlarında olduğunu çok net biçimde söyledim. İlk etapta acil ilaç ve tıbbi malzeme yardımımızı bölgeye süratle gönderdik. 30 ton insani yardım malzemesi çarşamba günü Beyrut’a ulaştı. Güvenlik şartları elverdiği ölçüde yardımlarımızı devam ettireceğiz.

Tabii İsrail’in sivil-asker ayrımı gözetmeden sürdürdüğü saldırılara bağlı olarak, Lübnanlı kardeşlerimizin ihtiyaçları da katlanarak artıyor. Şimdiden yüz binlerce sivil yerlerinden edildi. Milletimizin yüz akı olan sivil toplum kuruluşlarımız, zor koşullara rağmen sahadalar; insani yardım noktasında ellerinden geleni yapıyorlar. Biz de İsrail’in saldırılarını durdurması için diplomatik temaslarımıza hız verdik.

"İsrail haydutluğuna sessiz kalınamaz"

Dışişleri Bakanımız, MİT Başkanımız ve diğer yetkililerimiz bu noktada muhataplarıyla yoğun temas halinde. Uluslararası toplum İsrail’in tüm bölgeyi ateşe atan bu haydutluğuna daha fazla sessiz kalamaz. Şayet Güvenlik Konseyi gerekli iradeyi göstermezse, Genel Kurul’un “1950 tarihli Barış İçin Birlik Kararında” olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi süratle devreye alınmalıdır.

Burada şunu da söylemek durumundayım: Bu süreçte, tabii ki aslolan İslam dünyasının tavrıdır.
Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’da yaşanan zulme en büyük tepkiyi, İslam ülkeleri vermelidir. Müslümanlar olarak, zulmü engelleme ve mazluma el uzatma noktasında, bizim tüm dünyaya liderlik yapmamız gerekiyor. Kardeşlerimize önce biz sahip çıkmazsak, başkalarının destek olmasını zaten bekleyemeyiz. Ancak bu konuda ilk günden beri maalesef ciddi bir zafiyet yaşanıyor. İsrail hükümetini, Hamas’ın kabul ettiğini açıkladığı ateşkese zorlayacak ekonomik, ticari ve diplomatik adımlar atılmıyor. Bu atalet karşısında üzüntü duyduğumuzu özellikle söylemek isterim.

"Siyonist lobinin hadsizliklerine boyun eğmeyiz"

Gözünü kan ve nefret bürümüş bir avuç radikal siyonist, bölgemizi ve tüm dünyayı ateşe atmaktadır. Açık söylüyorum, biz bu zulme, bu barbarlığa asla rıza göstermeyiz. Siyonist lobinin şahsımızı hedef alan hadsizliklerine de boyun eğmeyiz.

Ne pahasına olursa olsun bugüne kadar hakkı haykırmaktan çekinmedik, hiçbir zaman da çekinmeyeceğiz. İslam alemini ve dünyanın vicdan sahibi tüm ülkelerini bu modern barbarlığa karşı birleşmeye davet ediyorum. İsrail’e karşı “insanlık ittifakının” kurulmadığı her gün, bilinmelidir ki, tehlike daha da büyüyecektir. İsrail’in uyguladığı mezalimin yol açtığı sorunlar, eninde sonunda herkesin kapısını çalacak. Tıpkı DEAŞ gibi, tıpkı YPG saflarında kan döken yabancı teröristler gibi İsrail’in saldırılarının etkileri katliamı tribünden seyredenlere de ulaşacak.

“‘Yerel Kalkınma Hamlesi’ni ilan edeceğiz”

Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, Doğu Karadeniz ve Konya Ovasına özel olarak odaklanacağız. Bu bölgelerimizde sulama yatırımlarını tamamlamayı, akıllı tarım uygulamalarına hızla geçmeyi, kırsal ekonomileri çeşitlendirmeyi ve turizm gelirlerini artırmayı hedefliyoruz.

Özel sektörümüz için “Yerel Kalkınma Hamlesi” teşvik programını da önümüzdeki haftalarda ilan edeceğiz.

Bugün ayrıca ülkemizin ticari hayatını zehirleyen fırsatçılık sorununa karşı aldığımız tedbirleri masaya yatırdık. Vatandaşın rızkına göz dikenlere göz açtırmamakta kararlıyız.

Fahiş fiyat artışı yapanlar ile etiket oyunlarıyla milletimizi kandırmaya çalışanlara karşı denetimlerimizi daha da sıkılaştıracağız. Pek çok sektörde tamahkarlıktan kaynaklı fiyat köpüğünün yavaş yavaş ortadan kalktığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde bu daha da hızlanacaktır. Bu duygularla toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyor; bir kez daha hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.