Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde Ekonomik Dönüşüm ve Yeni Paradigmalar Zirvesi'nin katılımcıları ile bir araya geldi.  Erdoğan 12 farklı ülkeden gelen akademisyen ve ekonomistin katıldığı programda konuşma yaptı. "KENDİ ÖZGÜN EKONOMİ MODELİMİZİ OLUŞTURDUK" Dünyanın salgın ve savaş sonrası dönemin getirdiği yeni sınamaları, anlamaya ve uyum sağlamaya çalıştığını ifade eden Erdoğan, "Türkiye olarak biz bu sınamaları oldukça uzun bir süredir yaşadığımız için, diğer ülkelerin önünden gittiğimizi söyleyebiliriz. Özellikle iktisat politikaları konusunda ilk dile getirdiğimizde ve uyguladığımızda, pek çok çevrenin akıntıya karşı kürek çekme derecesinde garipsediği yaklaşımlarımız vardı. Buna karşılık yaşanan her küresel kriz, bizim yaklaşımımızın ne kadar doğru, geliştirdiğimiz yöntemlerin ne kadar gerçekçi, uygulamalarımızın ne kadar sağlıklı olduğunu teyit etmiştir. Esasen bizim yaptığımız Amerika'yı yeniden keşfetmek veya gökten zembille yeni bir şey indirmek değildir. Bizim yaptığımız iş, dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmeleri ülkemizin bu tablo içindeki yerini, imkanlarımızı ve zorluklarımızı en doğru şekilde analiz ederek kendimize yeni bir yol çizmek olmuştur. Açıkça itiraf etmek isterim ki, ülkemize karşı haksız, hukuksuz, adaletsiz bir şekilde uygulanan siyasi ve ekonomik yaptırımlar bizi bu yolu aramaya mecbur bırakmıştır. Uzunca bir süre küresel ekonomik sistemin kuralları çerçevesinde yürüttüğümüz ekonomi politikamızı, bu tuzaklardan kendimizi kurtarabilmek için ayrıştırdık. Bunu yaparken de asla küresel ve mahalli gerçeklerden, iktisat teorilerinin önümüze serdiği muhteşem birikimden, asırlık zengin tecrübelerden kopmadık. Tam tersine, hepsinden de en üst düzeyde istifade ederek, kendi özgün ekonomi modelimizi oluşturduk" dedi. "DOĞRU BİR YOLDA İLERLEDİĞİMİZİ İSPATLADIK" Erdoğan, "Geçtiğimiz dört yılda yaptığımız pek çok açıklamada, girdiğimiz pek çok tartışmada, bu yaklaşımın teorik altyapısını ve başarılı örneklerini muhataplarıyla paylaştık. Hepsinden önemlisi salgınla başlayıp savaşla genişleyen küresel ekonomik kriz karşısında sergilediğimiz dayanıklılık ve gösterdiğimiz atılımlarla doğru bir yolda ilerlediğimizi ispatladık. Hep söylediğimiz gibi, biz ne yaptığımızı biliyorduk. Niçin yaptığımızı biliyorduk. Nereye varacağımızı biliyorduk. Geçen her yılın ve yaşanan her yeni durumun bizi haklı çıkartmış olmasından kendi adımıza memnuniyet duyuyoruz. Ama küresel sıkıntılardan etkilenenler adına da, bunları kendilerine yeterince iyi anlatamadığımız için üzülüyoruz. Değerli konuklar, sizler çalışma alanlarınız itibariyle iktisat paradigmasındaki dönüşümü ve bunların ülke ekonomileri üzerindeki etkilerini en iyi bilen kişilersiniz. Bugüne kadar attığımız her adımda, sizlerin görüşlerinden, değerlendirmelerinden, tekliflerinden de istifade ettiğimizden şüpheniz olmasın. İnşallah bundan sonra da birikimlerinizle önümüzde tutmaya devam edeceğinize inandığım ışıkları takip ederek, hedeflerimize doğru ilerlemeyi sürdüreceğiz. Sizlerle sadece Türkiye ekonomi modeli olarak adlandırdığımız yeni ekonomi yaklaşımımızın, temel mantığını özellikle paylaşmak istiyorum. Türkiye bir asır önce 600 yıllık dev bir imparatorluktan bugünkü sınırlarıyla yeni bir cumhuriyete geçerken, en çok ekonomi politikalarını oluşturmakta ve uygulamakta zorlanmıştır. Bir asırdır yaşadığımız sorunların ya sebebi ya sonucu hep ekonomiye bağlamıştır. Bundan 20 yıl önce hükümete geldiğimizde ülkemizin asırlık demokrasi ve altyapı eksiklerini gidermek için kapsamlı bir kalkınma programı başlattık. Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaştırmadan enerjiye, sanayiden tarıma her alanda ülkemizi baştan sona adeta yeniden inşa eden adımları attık. Milletimiz bizim bu gayretimizi ve başarımızı gördüğü için, girdiğimiz her seçimde daha yüksek oy oranıyla bizi destekledi. Demokraside ve kalkınmada temel altyapı ihtiyaçlarımızı giderdikçe, önümüze yeni bir durum, yeni bir tablo çıktı" diye konuştu

"OYUNLARIN HER BİRİNİ AYRI AYRI BOZDUK" Türkiye'nin potansiyeli ve imkanlarıyla, siyasi ve ekonomik olarak dünyada durduğu yerin orantılı olmadığını ifade eden Erdoğan, "Bunun için önce 2023  hedeflerimizi açıkladık. Bu program daha çok kalkınma ve özellikle de makro ekonomi alanıyla ilgili hedeflerimizi içeriyordu. Ancak sadece bu adım bile, bir anda ülkemize yönelik hiçbir rasyonel gerekçesi, somut temeli, küresel gelişmelerle ilgisi olmayan bir dizi senaryonun önümüze konmasına yol açtı. Bizi siyasi istikrarsızlığa, sosyal kaosa, terör bataklığına, bölgesel krizlerin içine sürükleme gibi niyetlerle kurgulanan senaryoların tek amacı, Türkiye'yi demokrasi ve kalkınma rayından çıkartmaktır. Hamdolsun milletimizin desteğiyle bu oyunların her birini ayrı ayrı bozduk" ifadelerini kullandı. ENFLASYON MESAJI Türkiye'ye yönelik senaryoların son sahnesinin ekonomik yıkım üzerine kurulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyada ortada herhangi bir savaş, çatışma, gerilim olmadığı, yani görünür hiç bir sebep bulunmadığı halde, açıkça ekonomisi mahvedilme tehdidiyle karşı karşıya kalan sanıyorum tek ülke biziz. Yine dünyada, uluslararası toplumun resmen terör örgütü olarak kabul ettiği yapıların, isim değişikliği hileleri ile kendisine karşı alenen desteklendiği yine tek ülke biziz. Daha bölgemizdeki insani krizlerin tüm yükünü kayda değer destek almadan taşıyor oluşumuzu, bunun yol açtığı siyasi, ekonomik ve sosyal bedelleri saymıyorum. İşte böyle bir dönemde ülkemiz ekonomisini faiz, kur, enflasyon kıskacına alıp, yerle yeksan etme girişimlerine karşı kendi ekonomi programımızı oluşturduk. Önce aldığımız tedbirler ve oluşturduğumuz teknik mekanizmalarla, küresel finans araçları üzerinden ülkemize kurulan tuzakları boşa çıkardık. Ardından ekonomi programımızın odağını yeniden belirledik. Artık bir kalıp haline getirdiğimiz yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme modeli üzerinden Türkiye'de bir ekonomi modelini oluşturduk. Gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, tüm dünyada büyüme oranlarının gerilediği hatta resesyonun konuşulduğu bir dönemde, ülkemizin rekor büyüme oranlarıyla yoluna devam etmesinin gerisinde bir hikaye vardır. Elbette bu süreçte aldığımız yaralar da var. Döviz kuru operasyonlarının yol açtığı sıkıntıları alternatif yöntemlerle çözüme kavuşturduk. Dünyadaki geleneksel üretim ve tedarik kanallarında yaşanan bozulmalara karşı, güçlü altyapımızla genç ve zengin insan kaynağımızla esnek iş yapma modellerimizle öne çıktık. Enflasyon oranımızın nispeten yüksek seviyelere çıkması bazılarını şaşırtıyor olabilir. Halbuki biz aynı enflasyonu onları daha da şaşırtacak hızla düşürebilme kabiliyetine de sahip bir ülkeyiz. Bunu geçmişte yaşadık. Ondan sonra da düşürdük. İstihdamımızı tarihimizin en yüksek seviyesine çıkartırken, aynı zamanda enflasyonun yol açtığı refah kayıplarını telafi edecek her türlü tedbiri de alıyoruz. Sanayi üretimindeki istikrarlı artış, turizmde giderek artan canlanma, ihracattaki yükseliş gibi pek çok veri hedeflerimize doğru ilerlediğimizi gösteriyor. Bundan on bir yıl önce, 2011 yılında ilan ettiğimiz ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına çıkarma sözünü yerine getirmeye adım adım yaklaşıyoruz" şeklinden konuştu.