Emeviye Camii’nde namaz kıldık, sırada Mescid-i Aksa var!

Abone Ol

61 yıllık BAAS Rejimi sona erdi. 
Yarım yüzyıldan daha fazla zamandır Suriye halkına kan kusturan totaliter bir rejim çöktü…
Baba Hafız Esad’ı hatırlayalım neler yapmıştı halkına!
Sadece Hama katliamını bile hatırlamak yeterli. 
40 bine yakın insan hayatını kaybetti bu zalim katliamda.
Kendi halkına bombalar yağdıran bir zalim düşünün… 
Ne oldu sonunda? 
Kurduğu rejim yıkıldı, katil oğlu da ülkeyi terk etti sonunda. 
Demek ki neymiş? Hiçbir zalim düzen sonsuza kadar ayakta duramazmış. 
Beşar Esad da katildi!
Ülkesinde mevcut rejime muhalefet edenler üzerinde korkunç baskılar uyguladı. Hapis, ölüm ve işkence…
Bu arada unutmadan kayıt altına alayım, Baba Esad’ın Hama’yı bombalama emrine karşı çıkan bir pilot vardı, yıllardır hapisteydi. 
8 Aralık’ta muhalifler Şam’ı ele geçirince, o pilot da hapisten çıkarıldı. 
Kendi halkımın üzerine bomba yağdıramam diyerek asil bir duruş sergileyen pilot 42 yıldır hapisteydi…
Hafız Esad 25 sene önce öldü ama pilot hâlâ yaşıyor, takdir-i ilahi..
Bir de hapsedilmiş kadın mahkumlar vardı, onları da salıvermiş muhalifler. 
Kadınlar şaşkınlıktan sağa sola koşuşturup; “Ne oldu, Hafız Esad mı öldü?” demişler…
Öyle sıkı bir tecrit altına alınmışlar ki, Baba Esad’ın öldüğünden bile bihaberler…
Bu anlatılanlar, Esad ailesinin Suriye halkına çektirdiklerinin belki sadece yüzde biri…


Bizdekilerin derdi ne?


Gelelim Türkiye’deki kamuoyuna. 
Bu konuda Türk kamuoyu ikiye bölünmüş vaziyette.
Ana hatlarıyla söyleyecek olursak, birinci grup BAAS hayranı, Esad destekçisi…
İkinci grup ise BAAS totaliterliğine karşı duran, Suriye halkından yana olan grup.
Bizim BAAS’çılar uzun yıllar boyunca kafalarını kuma gömerek, o lanet olası totaliter rejimin ayakta kalması için adeta yırtındılar. Hüsnü Mahalli, CHP çevresi, Kılıçdaroğlu ve niceleri… 
Özgür Özel de onların yolundan gitti, şaşırtmadı. 
Mesela Kayseri olayları sırasında şunu diyebildi: “Emeviye Camiinde namaz kılmak isterseniz bunlara katlanacaksınız!”
Emeviye Camii’nde namaz kılma fikri Özgür Özel gibi siyasetçiler için ham hayalden ibaretti. 
Ancak Türk devletinin akıllı ve sabırlı tavrı ile Suriye’deki muhalif çevrelerin azmi birleşince Emeviye Camiinde namaz kılmak hayal olmaktan çıktı. 
İşin garip tarafı mesele Suriye olduğunda bu kesim arkasına ideolojik ve mezhebi hassasiyeti alarak konuşuyor. 
Nusayri yönetim, BAAS’çı Sosyalist ideoloji…


Bayılıyorlar totaliter, baskıcı rejimlere…


Binlerce insanı, sırf baskıcı rejimleri ayakta kalabilsin diye acımadan öldüren zalimlere yıllarca alkış tuttu bizimkiler…
Gazetecisi, siyasetçisi, el ele verdiler, Esad’ın sırtını sıvazladılar…
Ayakta kalabilsin diye İran’la, Rusya’yla yan yana gelmekten de imtina etmediler. 
Ancak ne İran ne Rusya Suriye halkının özgür iradesi karşısında takat gösteremedi. 
Sabahat Akkiraz bile işi ideolojik perspektife dökerek twitler attı. 
“Suriye’de aleviler katlediliyor!”
Oysa ki alevilerin katledildiği filan yoktu ortada…
Muhalifler halka öyle güzel davrandılar ki insanlara tasalanmamaları için çağrılar yaptılar. 
Dün Geçici Suriye Hükümet Başkanı TRT habere açıklama yaptı. 
Dedi ki, “biz hiçbir kesime karşı ayrımcılık politikası uygulamayacağız. Ne etnik ne dini ayrımcılıktan yana değiliz” dedi. 
Şehirleri ele geçiren muhalifler halkın herhangi bir kesimine karşı kötü davranışta bulunmadı. 
Hani bunlar teröristti, han, bunlar vahşi idi.
Suriye konusuna Alevilik-sünnilik açısından bakanlar hata ediyorlar. 
Meseleyi insani düzlemde ele almak lazım. Orada iç savaştan ve BAAS rejiminden herkes zarar gördü. 
Bizim sözde solcu, BAAS aşıkları nedense sıradan insanlar rejim tarafından öldürülürken seslerini çıkarmadılar, kadınlar zalimce hapislere atılırken tek kelime etmediler. 
Şimdi Nusayricilik, Alevicilik, BAAS’çılık oynamaya devam ediyorlar.
Zalim bir rejime sahip çıkan da zalimdir. Bizim akl-ı evvel solcuların günah galerisi oldukça kabarık!


Devrim Ortadoğu’ya örnek olacak!


Suriye devrimi bir şeyin mümkün olabileceğini gösterdi. 
O da zalim yönetimlerin halkın sabırlı ve dirençli mücadelesi sayesinde yıkılabileceği gerçeği.
Şimdi bu olaya dış güçler denklemini ekleyerek “yok efendim bu iş İsrail’e yarar, yok efendim bu iş ABD’ye yarar” diyerek meseleyi sulandırmaya kalkanlara aldanmayın. 
Suriye’deki devrim bir azim ve mücadelenin meyvesidir. 
Önemli olan bundan sonra ne olacağı. 
Hiçbir dış gücün tesiri olmaksızın Suriye’de yeni bir anayasa yapılarak, tamamıyla halkı temsil edecek bir siyasi düzenin kurulması. 
Bu da başarılır ve Suriye istikrara kavuşursa Ortadoğu’daki diğer halklar bundan ilham alacaklar ve başlarındaki dikta rejimlerini yok etmek isteyeceklerdir. 
Bu devrim bir milattır. Bundan sonra Ortadoğu’da dengeler de değişecektir. 
Artık halka ve Hakka dayanmayan hiçbir rejim ayakta duramayacaktır. 
Özellikle gelecek yıllarda petrolün yarattığı zenginlik ortadan kalkınca krallıkla idare edilen ABD maşası rejimlerin de yıkılması mukadder hale gelecektir. 


Bizdekiler meseleyi anlayamıyor


Bizdeki BAAS’çılar Ortadoğu’ya salt ideolojik kaygılarla bakıyorlar. 
Sözde Sosyalist BAAS rejiminin yıkılması karşısında karalar bağlayanların yarın Suriye istikrara kavuşup halkıyla barışık bir devlet haline geldiğinde hiç mi yüzleri kızarmayacak. 
Ha tam tersi de olur mu? Bilinmez ama temennimiz bu yönde. 
Bizimkilerin, bizdeki BAAS’çıların temel sorunu dünyaya çok dar kalıplar içinden bakmaları. 
Mesela PKK’yı ve uzantılarını açıktan destekleyen siyasi partilerle ittifak yapmaktan utanmıyorlar, Suriye’de PKK/PYD denkleminden bahsediyorlar. 
HTŞ’nin, SMO’nun PYD ‘nin üzerine yürüyebileceği düşüncesi bunları fena halde ürkütüyor. 
Suriye’de yuvalanmış terör örgütlerinin başarısızlığı bunları fena halde üzüyor. 
BU terör örgütleri Türkiye’ye de silah doğrultmuş yapılar değil miydi?
SMO’nun hiçbir zaman Türkiye’ye silah doğrulttuğunu görmedik mesela. Onların işi Suriye’deki mücadeleyi yürütmekti. 
Ama PYD’nin, PKK’nın derdi hem Suriye’nin Kuzeyinde bağımsız bir rejim kurmak hem de Türkiye’ye saldırmak değil mi?
Şimdi siz kimden yanasınız aslanım? Bir cevap verin hele yahu! Siz aklınızı peynir ekmekle mi yediniz? 
Baskıcı, totalier rejimleri, halk düşmanlarını desteklersiniz, terör örgütlerini destekler, sırtını sıvazlarsınız, sonra utanmadan “Şam Emeviyye Camiinde namaz kılmak isterseniz sonu böyle olur diyecek kadar tuhaflaşırsınız. 


İşim şahıslarla değil, zihniyetleriyle…


Adlarının, sanlarının, ünvanlarının ne olduğu önemli değil. 
Önemsediğim şey, Türkiye ve Türk devleti dışında herkesin yanında durmaları ama nedense bir tek Türkiye’nin yanında duramamaları!
Siz hangi memleketin evladısınız yahu? Artık ciddi ciddi şüphelenmeye başladık!
Ne oldu sonunda? Emeviye Camii’nde namaz kılacak hale gedik. 
Belki yarın Kudüs’te, Mescid-i Aksa’da da namaz kılacağız, bilemiyoruz. 
Size hayal gelen, imkansız gördüğünüz herşey bugün bir bir gerçek oldu. 
Sayın Erdoğan’ın kıvrak zekası sayesinde Türkiye bölgede büyük bir inisiyatif üstlenerek Suriye meselesinde oyun kurucu konuma yükseldi. 
Öyle korkulduğu gibi kıyamet filan da kopmadı. 
Mesela ABD-Rusya bizi bombalamadı burada inisiyatif aldığımız için…
Neymiş efendim BOP tüm hızıyla devredeymiş!
Zalim, totaliter Baas rejimi ayakta kalsa sanki BOP yanıp kül olup çöpe atılacaktı. 
Esad başta kalsaydı bütün dünyaya başkaldırıp çekilin gidin buradan diyebilecekti sanki…


Şimdi doğru olan şu: 


Hem ABD hem de Rusya, Suriye’deki üslerini kapatıp geri çekilmeli.
Suriye halkını kendi kaderiyle baş başa bırakmalı. 
Suriye’de ister doğrudan ister vekalet savaşlarıyla olsun, büyük güçler bölgeyi kaşıyacak politikalar uygulamaya kalkarlarsa bu defa hem SMO hem de Türk askeri, Amerikan uzantısı PKK ve PYD gibi yapıları, Rus uzantısı yapıları bölgeden def etmek üzere harekete geçecektir. 
Bu durum ise ne ABD’nin ne Rusya’nın işine gelir…
Çünkü Rusya’yı buyur eden rejim çökmüş vaziyette…
Amerikan uzantısı PKK/PYD ise şu an SMO güçleri tarafından telef ediliyor…
ABD’nin ise bölgede hiçbir meşruiyeti kalmadı, çünkü mevcut rejim çöktü. ABD’ye varlık meşruiyeti üretecek durum ortadan kalktı. Rusya’ya meşruiyet üreten durumun ortadan kalkması gibi…
Tam bu noktada Türkiye etkisini ihmal edenler yanılacaklardır. 
İçimizdeki BAAS’çılara bunu zatan anlatamazsınız da hiç olmazsa aklı başında birkaç kişi durumun farkına varsa.
Gün gelir de Mescid-i Aksa’da namaz kılacak günlere de erişirsek bu yazıyı içimizdeki BAAS sevdalılarına okutursunuz.