Gündem

Dijital Telif Hakkı- Türkiye’de ki son durum ne?

Dijital dönüşüm geçiren dünyada Dijital Telif Hakları önemli bir konu haline geliyor. Birçok ülkede içerik üreticilerinin haklarını korumaya yönelik çeşitli yasalar mevcut. Peki Türkiye'de bu konuda ki durum hangi noktada?

Abone Ol

Dijital çağın hızla ilerlemesiyle birlikte, internet ve dijital ortamda üretilen eserlerin korunması, kullanılması ve paylaşılması konusu giderek daha önemli hale geliyor. Dijital telif hakkı, yazılı metinlerden resimlere, videolardan müziklere kadar birçok içeriğin korunmasını kapsayan bir kavram. Bu hak, eser sahiplerine eserleri üzerinde mutlak bir mülkiyet hakkı sağlıyor ve izinsiz çoğaltma, dağıtma, uyarlama gibi işlemleri yasaklıyor.

Avrupa Birliği: Dijital Tek Pazarda Telif Hakkı Yönergesi

AB, 7 Haziran 2021'de yürürlüğe giren "Dijital Tek Pazarda Telif Hakkı Yönergesi" ile dijital platformların kullandıkları içerikler için üreticilere ödeme yapmasını zorunlu kıldı. 

Yönerge, içerik üreticilerine, basın yayın organlarına ve gazetecilere çevrim içi kullanımda daha adil ücretlendirme sağlamak için kurallar getirdi.

Google' TBMM'de Sundu

Google'ın Türkiye'de yaptığı son sunumda da bu konular gündeme geldi. 25 Haziran 2024 tarihinde TBMM'de gerçekleştirilen sunum, Google'ın telif hakkı ihlalleriyle mücadeleye yönelik çalışmaları ve bu alandaki yeni teknolojiler ele alındı. Google, telif hakkı sahiplerinin haklarını korumak için geliştirdiği lisanslama ve izleme araçlarını tanıttı.

Türkiye'de Dijital Telif Hakkı

Türkiye'de dijital telif hakkı, 6752 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ile düzenleniyor. Bu kanun, dijital ortamda üretilen eserlerin de korunmasını öngörüyor. Ancak, kanun bazı konularda yetersiz ve uygulamadaki aksaklıklar dijital telif hakkı ihlallerinin önlenmesini zorlaştırıyor.

2021 yılında yürürlüğe giren Dijital Platform Hizmetleri Sağlayıcıları Kanunu, dijital platformların telif hakkı ihlallerine karşı sorumluluklarını düzenliyor. Ayrıca, Fikri Mülkiyet Ofisi de dijital telif hakkı konusunda farkındalık çalışmalarına devam ediyor.

Değişen Kullanıcı Davranışları

Günümüz dijital çağında, sosyal medya ve video paylaşım platformları kullanıcılarını içerik tüketicilerinden içerik üreticilerine dönüştürdü. Artık herkes kendi fikir ve eserlerini yaratabiliyor, başkalarının eserlerini paylaşabiliyor ve hatta başkalarının eserlerinden esinlenerek kendi içeriklerini oluşturabiliyor. Bu değişen kullanıcı davranışları, telif hakkı alanında önemli sonuçlar doğuruyor ve dijital dünyada bu hakların korunması gerekliliğini artırıyor.

FSEK'e Göre Üreticinin Hakları

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu (FSEK), Türkiye'de telif haklarını düzenleyen ana yasa olarak biliniyor. Bu yasa, dans, yazılı koreografik eserler, müzik, grafik eserler ve filmler de dahil olmak üzere çeşitli fikri ve sanatsal yaratımları kapsıyor. FSEK’e göre, bir eserin sahibi, eseri yaratan kişi ve eserin yaratılmasıyla birlikte, eser sahibi otomatik olarak eser üzerindeki maddi ve manevi hakların sahibi oluyor. Bu hakları kullanmak isteyen diğer kişilerin eser sahibinden izin alması gerekiyor.

Maddi haklar, işleme, çoğaltma, yayma, icra etme ve umuma iletme gibi çeşitli eylemleri içeriyor. Özellikle dijital platformlarda gerçekleşen içerik paylaşımları, umuma iletim hakkını ihlal etme potansiyeline sahip.

Uyar-Kaldır Yöntemi

Eser sahipleri, eserlerinin dijital alanda izinsiz paylaşılması durumunda çeşitli yasal yollara başvurabiliyor. Bu yollardan biri, FSEK’in Ek Madde 4’ü kapsamında yer alan “Uyar-Kaldır” yöntemi. Bu yöntem, hak sahiplerine dijital platformlarda gerçekleşen ihlalleri hızlı ve etkili bir şekilde ele alma imkanı sağlıyor. Hak sahipleri, ihlal oluşturan içeriğin kaldırılması için bir bildirim gönderiyor ve içerğin bildirimden sonraki üç gün içinde kaldırılması gerekiyor.

Uygulamalar Yetersiz Kalıyor

Ancak, telif hakkı ihlallerine karşı alınan bu önlemler, dijital platformlardaki içerik çeşitliliği ve miktarı göz önüne alındığında yetersiz. Milyonlarca kullanıcının içerik ürettiği bir ortamda, “Uyar-Kaldır” sistemi  bazı durumlarda etkisiz kalıyor. Bu nedenle, dijital platformların bu tür bildirimleri almak ve değerlendirmek için özel mekanizmalar geliştirmesi gerekiyor.

Türkiye’de, telif hakkı ihlallerine karşı korunma yolları sınırlı. Eser sahiplerinin telif haklarını koruma ve ihlalleri önleme konusunda yeterli bilgiye sahip olmamaları, bu eksikliklerin başında geliyor. Ayrıca, telif hakkı ihlallerine karşı yasal süreçlerin uzun ve karmaşık olması, eser sahiplerinin haklarını aramada çekingen davranmalarına neden oluyor.

FSEK "Adil Kullanım" İlkesine Yer Vermiyor

FSEK, açıkça “adil kullanım” ilkesine yer vermiyor. Ancak, Yargıtay kararlarında “adil kullanım doktrini” etrafında tartışmalara yer verildi. Yargıtay, ABAD kararlarına atıf yaparak, “adil kullanım” kriterlerini belirledi. Bu kriterler arasında, eserin kullanımının amacı ve niteliği, kullanımının kapsamı ve süresi, ve bu kullanımın eserin mevcut ve gelecekteki pazarlardaki değeri üzerindeki etkisi gibi faktörler bulunuyor.

Sonuç olarak, dijital teknolojinin hızlı ilerlemesi, telif haklarına ilişkin yasaların gözden geçirilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Dijital dünyada telif hakkı ihlallerini önlemek ve eser sahiplerinin haklarını korumak için daha etkili yasal düzenlemelere ihtiyaç var. Bu, hem eser sahipleri hem de kullanıcılar için fikri mülkiyet haklarının korunmasında önemli bir adım olacaktır.