Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremde kızını, gelinini ve 4 torununu kaybeden İsmet Kaplan, torunlarının ismini sayarken gözyaşlarını tutamadı. Deprem felaketini anlatan Kaplan, “Yavaş yavaş önce vurmaya başladı, ardından uçağın sesi hızında deprem meydana geldi. Bu deprem bir tufandı. İzahı mümkün olmayan bir tufandı, depremi kelimeler ile anlatamayız” dedi.

6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem, 11 ilde derin bir acı bıraktı. Depremde şu ana kadar 44 binin üzerinde kişi hayatını kaybederken, enkazdan çıkarılan binlerce kişinin ise hastanelerde tedavisi devam ediyor. Adıyaman’da yaşayan İsmet Kaplan (61), depreme Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yakalandı. Kaplan’ın kızının ve gelinin yaşadığı bina ise depremde enkaza döndü. Kaplan, depremde kızı Tuğba Gülmez, kızının çocukları Efe Gülmez, Fatma Gül Gülmez, Ege Gülmez, gelini Semra Kaplan ve 8 aylık torunu Muhammet Yusuf Kaplan’ı kaybetti. Acılı adam, torunlarının ve kızının ismini söylerken gözyaşlarını tutamadı. Depremin ardından Antalya’ya gelen İsmet Kaplan’ın eşi Meryem Kaplan’ın ise Antalya’da nefroloji bölümünde tedavisi devam ediyor.



"Uçağın sesi hızında deprem meydana geldi"

Depreme eşi ile birlikte hastanede yakalandıklarını belirten İsmet Kaplan, “Depremin olduğu gece eşim rahatsızlandı, eşimle beraber Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittik. Dahiliyede yatışı yapıldı. Depreme hastanede yakalandık. Uyuyordum, bir sesle uyandım. Yavaş yavaş önce vurmaya başladı, ardından uçağın sesi hızında deprem meydana geldi. Eşim kalkamıyordu, ben eşimin üzerine kapandım. Yukarıdan parçalar geliyordu, ona bir şey olmasını istemedim. Çocuklarımın evinin yıkıldığı, kendi evimin de ağır hasarlı olduğu bilgisini aldım. Kızımı ve üç çocuğunu, gelinimi ve 8 aylık oğlunu kaybettim. Hepsini bir sırada toprağa verdik” dedi.



"İzahı mümkün olmayan bir tufandı"

İkinci büyük depreme ise dışarıda yakalandığını anlatan Kaplan, “Depremden sonra evime girdim, adeta içerisinde bomba patlamış gibiydi. Allah kimsenin başına getirmesin, insanlar orada perişan oldu. Ben kızımı 4’üncü günde enkaz altından ancak çıkarabildim. Bu deprem bir tufandı. İzahı mümkün olmayan bir tufandı. Bu depremi kelimeler ile anlatamayız. Yaşayan bilir, ateş yakarak ısındık. Günlerce dışarıda kaldık” ifadelerine yer verdi.



"Depremde kızımı, gelinimi ve torunlarımı kaybettim"

Eşinin Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesinde nefroloji bölümünde tedavi gördüğünü belirten Kaplan, “Bize yurtta yer verildi. Ama benim eşim rahatsızlığından dolayı enfeksiyona açık. Varsa kalabilecek bir ev istiyorum. Kira verecek gücüm yok. Bir hayırseverimiz evini bize verirse ben eşime bakarım. Depremde kızımı, gelinimi ve torunlarımı kaybettim. Eşim mart ayında zaten diyalize girecekti, kızımı en son o gün gördüm. Diyecek sözüm yok. Hastaneye gitmesek ben de kızımın evinde olacaktım. 4 kişi değil, 6 kişi hayatını kaybedecekti. Sağ olsunlar bizi hastaneye yakın yurda yerleştirdiler. 10 gündür eşim burada diyalize giriyor. Buna alışmamız lazım, ağlama ile geri gelirse ağlayalım. Diğer çocuklarım da perişanlar, her birimiz çil yavrusu gibi dağıldık” dedi.