Ercan Çankaya - Haber Merkezi
Türkiye, geçtiğimiz yıl yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremlerde resmi rakamlara göre 53 bin 537 canını kaybetti.
17 Ağustos 1999’da yaşanan depremin ise hafızalardaki yeri hâlâ taze.
Her iki deprem sonrasında da yaşanan acılar, bu depremler sonrasındaki ihmaller ve yapıların depreme dayanıksızlığı İstanbullunun deprem korkusunu körüklüyor.
Ülkemizin sanayi tesislerinin ve nüfusunun çok büyük bir bölümünü barındıran İstanbul ve çevresinde büyük bir deprem olabileceği şayiaları kamuoyunu büyük endişeye sevk etse de uzmanlar bu konuda farklı düşünüyor.
2045’ten önce İstanbul’da deprem beklemiyorum
Geçtiğimiz hafta İstanbul’da ve ardından Çanakkale’de yaşanan depremin İstanbul’daki bir depremin habercisi olabileceğine ilişkin yorumları Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan ve Prof. Dr. Şener Üşümezsoy’a sorduk.
“Bu depremlerin İstanbul’la bir ilgisi yok” diyen Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan, Çanakkale’deki depremin Ezine’de, İstanbul’da hissedilen depremin ise Marmara’da meydana geldiğini belirtti. İstanbul’da 2045’e kadar büyük bir deprem beklemediğini ifade eden Ercan, daha sonra olabilir ama “2045’ten önce İstanbul’da yıkıcı bir deprem beklemiyorum” diye konuştu.
Adalar fayı ölü bir fay
Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Şener Üşümezsoy ise Çanakkale’de Ezine’de hissedilen depremin Marmara Adası önünde olduğunu belirterek “buradaki fayın 1912’de ve 2014’te” kırıldığına dikkat çekti. Bu fay hattında büyük bir kırılmanın artık söz konusu olmadığını dile getiren Üşümezsoy, Çanakkale Ayvacık’ta 2020’de ve geçen yıl Yenice’de olan depremlerin kuzeyine doğru gelişen bölgede bir risk olmadığını ifade etti. Ayrıca Adalar Fayı’nın da ölü bir fay olduğunu ifade eden Üşümezsoy, yalnızca Kumburgaz çukuru olarak adlandırılan lokal fayın aktif olduğunu belirtti.
Ayvacık ve Babakale’den geçen fayın Kuzey Anadolu fay hattını etkilemeyeceğini belirten Üşümezsoy, İstanbul için büyük bir deprem riski olmadığını vurguladı.
