Dün akşam (17 Ekim) İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki El-Ehli Baptist Hastanesi'ne düzenlediği bombalı saldırının ardından yaşanan gelişmelerle ilgili TBMM'de Saadet Partisi  grubu açıklama yaptı. Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu'nun sırayla konuştu.

Toplantıda ilk olarak konuşan Temel Karamollaoğlu'nun açıkalamaları şu şekilde:

"Dün gece bir hastanenin Gazze'de vurulması zannediyorum ki bu zulmün zirvesi oldu. Önce biraz tereddüt ettiler. Bunu sonuna kadar sahiplenelim mi sahiplenmeyelim mi diye. Arkasından da hiç utanmadan hiç sıkılmadan bunu kendilerinin yapmamış olabileceğini söylüyorlar" ifadelerini kullandı.

Karamollaoğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

"Acılı bir gündeyiz. Dün gece yaşananlar hepimizi derinden etkiledi. Aslında bu kadar büyük bir vahşeti ben beklemiyordum. Ama vahşetin, vahşi insanların tavrının maalesef bir ölçüsü, zamanı olmuyor. Bundan dolayı da hem bir şok yaşıyoruz hem de aslında yaşadığımız bu şoktan dolayı da kendi kendimize biraz hayret ediyoruz.

Dün toplama kamplarından şikayet edenler; bugün Gazze'de 21. yüzyılın toplama kampını oluşturdular. Dün soykırımdan şikayet edenler; bugün çoluk, çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı demeden tarihin en acımasız katliamından birini gerçekleştirdiler. Dün sürgünden, zulümden, kıyımdan şikayet edenler, bugün dünyanın gözü önünde en büyük zulümleri gerçekleştirmekten geri durmuyorlar.

Dün gece bir hastanenin Gazze'de vurulması zannediyorum ki bu zulmün zirvesi oldu. Önce biraz tereddüt ettiler. Bunu sonuna kadar sahiplenelim mi sahiplenmeyelim mi diye. Arkasından da hiç utanmadan hiç sıkılmadan bunu kendilerinin yapmamış olabileceğini söylüyorlar. Yapmadık da diyemiyorlar tam olarak. 

'Önce bir danımşmamız lazım, sormamız lazım' gibi saçma sapan söylemlerle kendi kendilerini oyaladılar. Ama sonradan olayın büyüklüğü daha açık bir şekilde ortaya çıkınca bu sefer reddetme aşağılığını gösteriyorlar. Hem yapıyorlar, hem de tepkinin boyutlarını görünce bundan imtina etmek  için yol arıyorlar.

ABD Başkanı adeta bu zulmü teyit etmek, onlarla beraber bu zulmün bu vahşetin coşkusunu yaşamak için geliyor. Hakikaten hiç utanma, arlanma duygusu yok. Amerika buna alışık. 2. Dünya harbi bittiği zaman, atom bombasını her ne kadar önceden boş yerlerde denemişlerse bile 'bunu bir de Japonya üzerinde deneyelim' diye iki şehri atom bombasıyla vurmaktan imtina etmediler. Bu kadar aşağılık bir topluluk haline geldi. Yöneticiler için söylüyorum, Amerikan toplumu için söylemiyorum.

Hiçbir ülkede böyle bir zulmün tezahür edeceğini düşünmezdim. Bunlar kendi dışındakileri insan olarak tarif etmek bile istemiyorlar.

Devlet olarak; kendilerine ABD'nin verdiği en tahripkar silahları tereddütsüz kullanmayı adeta bir görev addediyorlar. Birazcık kendilerini masum gösterebilmek için de 'Bunlar insan değil ki, insan suretinde yaratılmışlar' ifadesini kullanmaktan çekinmiyorlar.

Amerikan uçak gemisinin Akdeniz'de ne işi var? Biri yetmedi ikincisi geliyor. Şimdi İngilizler daha büyük bir güçle Doğu Akdeniz'e yığınak yapmaya başladı. Kim var karşılarında? Aslında bütün İslam ülkeleri sıraya girdi İsrail'in varlığını kabullenmek için. Maalesef Türkiye, İsrail'i ilk tanıyan ülkelerin arasında. Diğer İslam ülkeleri bu kararı tasvip etmedi" diye konuştu.

Ortak grup toplantısında sözü alan Ahmet Davutoğlu'nun satırbaşları şu şekilde:

"Dün gece Gazze'de yaşananları izlerken yürekleri parçalanan ve muhtemelen bütün gece dualarla ve hüzünle geçirip bugün bu salona teşrif eden değerli kardeşlerim, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Gazze kuşatması tam 17 yıldır sürüyor. 17 yıldır bir halk, dünyayla iletişimi kesilmiş, her türlü baskıya, her türlü hava saldırısına açık halde vicdanlara seslenmeyi bekliyor. Gazze'yi bir terör devleti gibi görenlere sesleniyorum: Stalingrad kuşatmasının kahramanlarını ananlar; Nazilere Hitler'e karşı, Bosna'da hep beraber yüreği çarpanlar, neden Gazze'ye sessiz kalıyor? Gazze'de bir terör var ve direnen bir şehir var, Stalingrad gibi, Saraybosna gibi... Bir halka empati yapılmasını istiyoruz. Bir farkı var Gazze'nin Stalingrad'dan. Stalingrad savunulurken arkalarında bir koalisyon kuvvetleri vardı. Kızılordu, İngilizler, Fransızlar yani bir ittifak vardı. Saraybosna'yı küresel güçler ihmal ettiler ama en sonunda yine de Bosna'nın arkasında durmak zorunda kaldılar. Şimdi ise küresel güçler de islam dünyası da ip gibi dizildiler İsrail'in arkasında. İsrail'i ziyaret ederek arz-u hürmet eden Amerikan Başkanı Joe Biden, "Ben kalben bir siyonistim" dedi. BM'nin kararı var siyonizmi ırkçılık olarak tanımlayan. Gazzeliler yalnız, Gazzeliler suçlu muamelesi gören masumlar...

"SAYIN ERDOĞAN'A SESLENİYORUM DERHAL ULUSAL YAS İLAN EDİN" 

Vicdan sahipleri seslerini yükseltmezse, dünya vizdansızların eline kalır. Kahramanlık dediğimiz şey muhtemel ve mümkün olanı yapmak değildir, muhtemel ve mümkün olanı herkes yapabilir. Kahramanlık herkesin yapılmaz dediği anda yapılması gerekenlerin yaptıkları fiildir. İstiklal savaşında olduğu gibi Çanakkale'de olduğu gibi. Küçük bir yarımadaya nasıl Mehmet Akif'in deyişiyle yedi düvel saldırmışsa şimdi de küçük bir Gazze Şeridi'ne 7 düvel saldırıyorsa biz mazlumların yanındayız. Şimdi sadece söz söyleme değil, eylem vaktidir. Karamollaoğlu'yla Filistin Büyükelçiliği'ni ziyaret ettiğimiz sırada 12 maddelik bir eylem açıklamıştık. Sayın Erdoğan'a sesleniyorum; derhal ulusal yas ilan edin.

Derhal bir TBMM heyeti oluşturulsun. Dışişleri Bakanlığı'na ve Mısır'a müracat ederek refah kapısına ve bu bombalanan hastaneyi görmek üzere  BM'ye müracat ederek hastaneye gitsin.

İçişleri Bakanlığı'na sesleniyorum; dün yapılan Filistin'e destek için toplanan vatandaşlarımıza sıkılan biber gazı ahirette hesabı sorulacak bir eziyettir. Hiçbir gösteri engellenmesin. Burası İngiltere değil, Almanya da değil. Türkiye derhal insani yardım koridoru açılmasına öncülük etsin. Mısır'la derhal görüşülsün ve Vefa kapısından koridor açılsın.

İsrail büyükelçisi derhal Türkiye'den gönderilmelidir.

İslam İşbirliği Teşkilatı derhal liderler düzeyinde toplansın.

Ateşkes ilan etmemesi halinde İsrail'e uygulanacak müeyyideler İslam ülkeleri tarafından topluca açıklansın ve bu müeyyidelere herkes uysun.

Gazze'nin imarı için derhal bir fon oluşturulsun.

İslam İşbirliği Teşkilatı üyelerinden oluşan Gazze'de bir garantörler topluluğu oluşturulsun.

BM Güvenlik Konseyi, Oslo sürecinde söz verilen Filistin devletinin kurulması ile ilgili net bir takvim açıklasın.

BM talepleri reddederse derhal BM Genel Kurulu toplantıya çağırılmalı."