Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Konferans Salonu'nda, NATO'nun küresel güvenlikteki rolüyle faaliyetleri hakkında farkındalıkları oluşturmak, Türkiye'nin ittifak içindeki önemini vurgulamak, ittifakın uyguladığı çok yönlü askeri ve siyasi politikalara ilişkin Türkiye'nin haklı taleplerine dikkati çekmek amacıyla düzenlenen panelin ilk oturumunda "NATO'nun Geleceği: Küresel Tehditler ve NATO 2030 Vizyonu" başlığı ele alındı.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Danışmanı Orhan Gazigil'in moderatörlüğündeki oturumda konuşan, Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi, Altınbaş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, NATO'nun 2030 vizyonunun, üzerinde uzun yıllar çalışılan ve aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 10 NATO üyesi ülkeden uzmanların katıldığı çalışma grubunun yoğun emekleri sonucu hazırlandığını hatırlattı.

Erhan, 1952'de Türkiye ve Yunanistan'ın üyeliğinin ilk NATO genişlemesi olduğunu söyledi. NATO kurulduğunda görevinin sadece müttefiklerden birine yönelik saldırıya karşılık vermek olduğunu anlatan Erhan, şöyle konuştu:

"Bugün en büyük tartışma konumuz 'NATO daha ne kadar genişleyecek, NATO'nun görev alanı daha ne kadar artacak?' Şayet NATO'nun dümeninde kurulduğunda olduğu gibi ABD varsa, dümeninde olmaya devam edecekse o zaman ister istemez ABD, NATO'ya kendi güvenlik öncelikleri doğrultusunda şekil vermeye çalışacaktır."

Erhan, Türkiye'nin de arasında bulunduğu diğer NATO üyesi ülkelerin de kendi güvenlik öncelikleri, tehdit algılamaları çerçevesinde katkılarını sunacaklarını ifade etti.

Hacı Bayram Veli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fırat Purtaş da NATO'nun güvenlik örgütü olarak sadece üye ülkelerin değil, küresel güvenliğe katkı sağlayan bir örgüt olması yönündeki hazırlıklarının 2030 vizyonunda net şekilde görüldüğünü söyledi. 2030 belgesinin detaylarını anlatan Purtaş, Türkiye'nin NATO içerisinde güvenlik üreten, çok önemli tehditleri önleyen bir konumda olduğunu ifade ederek "İttifakın küresel oyuncu olarak siyasi ve güvenlik örgütü olarak güçlenmesine, Türkiye'nin bundan sonra da ciddi katkılar sağlayacağına inanıyorum." dedi.

Beykent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Armağan Gözkaman da Türkiye'nin sadece kendi güvenliği ile ilgili değil, topluluğun dahil olduğu grubun geleceğinin güven altına alınmasıyla ilgili son derece anahtar bir konuma sahip olduğunu anlattı.

Mersin Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Kaan Kutlu Ataç da Türkiye'nin deniz aşırı operasyon yeteneğiyle, NATO üyeleri içerisinde önemli bir kuvvet haline geldiğini vurguladı. Ataç, "NATO'nun içerisinde askeri operasyon yeteneğini, siyasi iktidarı ve diplomatik araçlarıyla kullanabilme yeteneğine sahip bir Türkiye var." dedi.