Bugüne dek hep “kol kırılır yen içinde kalır” anlayışının gölgesinde yürüyen parti içi çekişme ve tartışmalar ilk kez günyüzüne çıktı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı döneminde “prens” olan Oğuz Kaan Salıcı, bugün X hesabı üzerinden uzun bir bildiri yayınlayarak parti yönetimine bir bakıma başkaldırdı. 

“Kurultay bir lütuf değil, haktır”

CHP’nin iktidar partisi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la “normalleşme” sürecine girmesini eleştiren Salıcı, CHP’nin siyasi rotasına ilişkin endişeli olduğunu söyledi. Parti içi muhalefetin kurultay istemesi konusunu ilk kez açıktan dillendiren Salıcı; “Cumhuriyet Halk Partisi örgütünde kurultay tartışması yapıldığı için oy kaybedilmemektedir; bilakis oy kaybedildiği için kurultay tartışması yapılmaktadır.. Cumhuriyet Halk Partisi’nde Kurultay bir lütuf değildir, haktır. Cumhuriyet Halk Partisi’nde gerekirse Kurultay’a gidilir” ifadelerini kullandı. 

Oğuz Kaan Salıcı’nın resmi X hesabından yaptığı, manifesto gibi açıklama şu şekilde:

İSPARK’ın kolonları çatladı! Otopark boşaltıldı İSPARK’ın kolonları çatladı! Otopark boşaltıldı

"Sayın Genel Başkanımızın kararlarıyla yürütülen parti politikalarının, Partimizin her kademesinde ve seçmenlerimiz arasında açtığı tartışmayı üzülerek gözlemliyorum. Edirne’den Kars’a kadar mücadele arkadaşlarımız partimizin siyasi rotasına ilişkin endişelerini benimle ve arkadaşlarımla paylaşıyor. Amacım Sayın Genel Başkanımızla polemik yapmak değildir. Sayın Genel Başkanımızın, partisinin bir milletvekiliyle basın üzerinden polemik yapmasını da uygun bulmam. Görülmektedir ki, partililerimiz arasında rahatsızlık yaratan normalleşme süreci, Erdoğan’ın kaybettiği yerel seçimin ardından kendisine çok değerli bir zaman kazandırmıştır. Buna rağmen her platformda normalleşmenin savunulmasının nedeni anlaşılamamaktadır. “Normalleşme” vaadi ne Kurultay’da ne de 31 Mart seçimlerinden önce dile getirilmiştir. Seçim, normalleşme vaadiyle kazanılmamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yakın geçmişte iktidar partisine oy veren seçmene yönelik olarak “normal olmayan” bir siyaset izlediği iddiası ancak iktidar yandaşlarına ait olabilir. Milletvekillerine hiçbir açıklama yapılmadan Erdoğan’ın önünde ayağa kalkmalarının istenmesi de parti örgütümüzce sorgulanmaktadır. Sonuç olarak görülmüştür ki, TBMM Genel Kurulu’nda belediyemize kayyım atayan iradenin önünde ayağa kalkılmıştır. Kayyım atanmasını protesto mitinglerinde bir başka siyasi parti ile paylaşılan kürsü, parti tabanımızda rahatsızlık yaratmıştır. Sayın Genel Başkanımızın neredeyse her açıklamasının ardından, ne demek istediğini izah etmek durumunda kalması makamına yakışmamaktadır. Erdoğan’la el sıkışılırken, Bahçeli’yle “siyasetin gereği” diye şakalaşılırken hayata soldan bakan Türkiye İşçi Partisi’ne küçümseyici bir dille cephe açılmasındaki “stratejik” beklenti merak edilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde rüşvet iddiasıyla başlatılan bir soruşturma sürerken Erdoğan’a niçin kefil olunduğu izaha muhtaçtır. Neden-sonuç bağları doğru kurulmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi örgütünde kurultay tartışması yapıldığı için oy kaybedilmemektedir; bilakis oy kaybedildiği için kurultay tartışması yapılmaktadır. Oy kaybının nedenini tabanda siyaseten kabul görmeyen politikalarda aramak gerekmektedir. Cumhuriyet Halk Partisi anket yaparak kurulmuş bir parti değildir. Siyasetini anket sonuçlarına göre belirlemez. Cumhuriyet Halk Partisi’nde Kurultay bir lütuf değildir, haktır. Cumhuriyet Halk Partisi’nde gerekirse Kurultay’a gidilir. Sayın Genel Başkan da genel seçimlerden sonra taban daralması tezini ileri sürerek ve Partimizin kurultaya ihtiyacı olduğunu dillendirerek genel başkan adayı olmuştur. Cumhuriyet Halk Partisi’nin her genel başkanı son derece saygındır. Öte yandan Partimizin Genel Sekreterlerinden değerli hemşerim Kamil Kırıkoğlu’nun dediği gibi, “padişah da değildir”.

Editör: Elif Erbay