CHP lideri Özgür Özel partisinin grup toplantısında konuştu. Zorlu bir süreçte olduklarını belirten Özel, neyi nasıl yapacaklarını tek tek anlatacağını söyledi.
Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"81 ilimizden değerli il başkanlarımız hoş geldiniz. Değerli konuklarımız, STK'lardan, belediyelerimizden bizi izlemek için gelen tüm konuklarımız hoş geldiniz. Boynumuza borç olan, namusumuza emanet olan işler var. Onlara değindikten sonra nereye yürüyeceğimizi sizinle paylaşacağım.
Bolu Kartalkaya'da 36'sı çocuk 78 canımızı kaybedeli tam 4 hafta, 28 gün oldu. 'Biz bu işi 10 günde çözeriz' diyen İçişleri Bakanı'nın ağzını bıçak açmıyor. Heyetin direncini görünce işi sulandırıp, yeni heyet oluşturdular ancak onların da raporunu göremedik.
Sinan Ateş davasında nasıl katledenin kimliği, yargıyı nasıl adaletsizlik sürecine sürüklediyse, sorumlu olanın partisi, sorumlu olmayanların üzerine yüklenerek bizi bu hale getirdi. Bolu'daki can kaybını beklemek için 6 saat beklediler. Turizm Bakanı'nı görevden almak yerine kabine değişikliğiyle AK Parti'nin sorumluluğunu örtmeye çalışıyorlar.
Hesabı bir kişi verecek denilen yerde, Yenidoğan Çetesi'nin olduğu bir ülkede sağlık bakanını atayan da turizm bakanını da atayan, bu işlerde tek bir sorumlu vardır o da Recep Tayyip Erdoğan. Sağlık emekçilerinin emeğinin nasıl değersizleştirildiğinin itirafı geldi. AK Parti'den sağlık hizmetlerinde memnuniyet yüzde 70'lerden yüzde 40'lara düşmüş durumdadır.
Memlekette geliri düşmeyen fakirleşmeyen kalmadı. Eskinin orta direği yoksul, yoksul ise can çekişir duruma geldi. Bir üniversite öğrencisinin barınma ve 3 öğün yemeğiyle birlikte 25 bin TL'ye kadar çıkıyor. Pandemi döneminden daha fazla üniversite öğrencisi kaydını dondurmuş durumda. 2024 yılında 56 bin ailenin evladı, üniversitedeki kaydını dondurmuş durumdadır. 6 gün içinde 250 bin üniversite öğrencisi, haftada 3 gün çalışmak için İŞ-KUR'a başvuruda bulunmuş durumdadır.
Bu öğrenciler KYK kredisi alan öğrencilerdir. Erdoğan, rahmetli Ecevit'i aşağılarken 45 liracık burstan bahsediyordu. O gün 45 TL ile 1.5 çeyrek altın alınırken, bugün verdiği KYK kredisiyle çeyrek altının yarısı alınamıyor. Kendisi bunların konuşulmasını, yangının, yoksulluğun konuşulmasını istemiyor.
Peki Ramazan geliyor Sayın Erdoğan, tokların açların halinden anlaması gereken farz bir ibadet geliyor. Ramazan kolisindeki 8 ürünün fiyatı geçen yıl 950 TL'yken bu, bir yıl içinde yüzde 70 artmış durumda ve 1.610 TL'ye çıktı. Emekliye yüzde 15 zam yaptı ve Tayyip Erdoğan, 'Ben emeklimi hiçbir zaman enflasyona ezdirmedim' diyor. Onu milletimizin vicdanına havale ediyorum. Sayın Özel memleket memleket gezip sarraf hesabı yapıyor da diyor.
Asgari ücret 1951'de belirlendi ilk olarak. Asgari ücret ilk kez bu yıl bir Cumhuriyet altını alamaz duruma gelmiş. Bu 74 yılda ilk kez yaşanmış bir durumdur ve Erdoğan'ı Ayşe teyzem ile Mehmet amcama şikâyet ediyorum. Diyanet, asgari ücretlilerin ve emeklinin fitre alabileceğini fetva etti.
Bunu yapanlara yazıklar olsun. Biz emekliye bir asgari ücret vereceğiz sözünü verdikten sonra onlar da biz de yapacağız dediler. 3 yıl hiçbir şey vermediler sonra 1000 TL verdiler. Emekliye verdikleri ikramiye et üzerinden hesaplandığında dörtte bire inmiş durumda.
Şimdi 1. Cumhurbaşkanı'nın Gazi'nin gösterdiği yönün tam tersine gidenler herkesi ikna etmeye çalışıyorlar. Hukukun, güçler ayrılığının peşinden gidenlerin gittiği yöne gitmiyoruz. Bu tarafta yöneticiler mütevazı evlerde otururlar, diğer tarafta ise yöneticiler sarayda oturup lüks uçaklarla uçarlar. Yargı tacizleriyle, alarm ile değil kötü haberle uyanmak ana muhalefet ve tüm muhalefetin yaşadığı durum.
Bu sabah EMEP'in, DİSK'in, STK'lardan pek çok insanın kapısına polis dayandı, yeni bir operasyon başladı. CHP'nin 11 belediyesine kayyum atandı. Biz buna karşı çıkmaya devam ediyoruz. Van sokaklarındaki demokrasi dayanışmasına, adı Zafer Partisi de olsa, DEM de olsa, EMEP de olsa, bu iktidar karşısındaki muhalefete düşen şudur ki: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz. Gaziantep'te 3 bin işçinin eylemleri ve AK Partili vekilin fabrikasında, 'Zenginliğimizi Allah verdi' deyip çalışanına para vermeyenlerin ardından, bir sendikacı tutuklandı. 3 milyar TL ciro yapıp 390 bin TL vergi verenler, emekçinin emeğine göz dikmişler.
KFC ve Pizza Hut'ta 7 bin işçinin mağduriyetini biliyoruz. Emekçilerin yanında duracağız, hükümetin de durması gerekiyor. Gazetecilere 9'ar yıla kadar hapis talep edildi. Hesap ediyorlar ki gazetecileri sindirebiliriz. Erdoğan'ı defalarca yenmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, sendikacılar, gazeteciler, muhalefet, TÜSİAD herkes bu iktidarın baskısının altında.
Bu yaşananları görenlere şunu söylemek isterim. Bir atasözü diyor ki, eğer aslan, zebra, ceylan , sırtlan hepsi aynı yöne kaçıyorsa orman yanıyor demektir. Memleketimizi yakıyorlar. Bir yandan da HÜDA PAR, Kürt sorunu çalıştayı yapmış. Kürt sorununu o partiyle tartışmamız mümkün değildir. O HÜDA PAR, kadına karşı şiddetin vücut bulduğu bir partidir. O parti Atatürk'e, bayrağa, devlete karşıdır. Demokrasiden yararlanıp demokrasiyi ortadan kaldırmaya çalışmaktadır.
Erdoğan'a söyleyecek sözüm var, kimler kimlerle beraber Tayyip bey. Ankara'da cenazesi ortada duran bir isim var. Anneciği geldi geçen hafta görüştük. Oğlunun verdiği isimleri mahkemede haykırdığını ama mahkemede zabıtlara geçmemeye çalıştı. Ben evladımın katilini biliyorum rica ediyorum anlat derdimi dedi. Benim evladımı katlettirenleri biliyorum, Ahmet Yiğit Yıldırım, Olcay Kılavuz'un da isminin aralarında olduğu 22 kişi var. Hepsinin dosyasını ayırıp takipsizlik verdiler. Evladımın katilini taşıyanlar artık masum mu olacak dedi.
MHP çok önemli bir parti, Güçlü bir geleneği var. Ülkü Ocakları bir bütün olarak suçlanamaz. Ama partiyi aklayıp birilerini ayıklamak yerine, birilerini aklayıp partiyi bu hale getirmeyi eminim ki ülkücüler bunun hesabını soracaklar.
Baskılar, hukuksuzluklar hepimizi tehdit eden, kişilere kurumlara hatta partilere yönelik bir takım tasarımları içeren bir süreçten geçiyoruz. Türkiye, sivil bir darbe sürecinin içindedir. Türkiye'nin yaşadığı, sivil bir darbe girişimi içindedir. Biz benzer süreçlerde nasıl davrandığımız hatırlatmamız gerekirse, 15 Temmuz'da Meclis'in açılması gerektiğini söyleyen partiyiz. CHP, darbecilerin karşısındadır ve darbelere meydan okumaktadır diyen kişi benim. Çünkü biz demokrasiyi kuran ve taşıyan partiyiz ve her köşe taşında varız.
Biz Erdoğan'ın şiir nedeniyle ceza alması sürecinde de bunu desteklemedik. Kendisine yönelik siyasi yasağın da doğru olmadığını söyleyip, Erdoğan'ın siyasi yasağını kaldıran partidir CHP. İmamoğlu'na 25 yıl hapis ve 5 ayrı davadan 5 siyasi yasak isteniyor. Belediye başkanlarımız, belediye meclis üyelerimiz tutuklanıyor. STK'lar baskı altına alınıyor, gazeteciler tutuklanıyor.
Bir meczubun ifadesi, hakaretine karşı açılan davayı Ankara'ya yollayıp, 1.5 yıl masanın üzerinde tutup, tartışmaya açmaya çalışıyorlar. 81 il başkanımız burada ve partilerinin yanındalar. Kongreyi yaptık, bütün delegelerle aynı otellerde aynı odadalardaydık. Atatürk'ün partisi olarak CHP'ye kefiliz ve CHP'nin namusuna sahip çıkıyoruz demek için buradalar. CHP'nin içinde olduğu çok kıymetli bir süreci durdurmaya çalışıyorlar. O süreç, 1.6 milyon kişiyle Cumhurbaşkanı adayını belirleme sürecine engel olmak istiyorlar. 23 Mart'ta adayımızla birlikte erken seçimi çok güçlü bir şekilde isteyeceğiz.