MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Bahçeli'nin konuşmalarından öne çıkanlar şöyle:
"Kimi zaman ihmaller zincirinin kıvılcımlarıyla tutuşuruz. Ateş düştüğü yere yakar cümlesi sık sık telaffuz edilse de kazın ayağının öyle olmadığını biliyoruz. 1 hafta önce kahredici ve korkunç bir felaketle sarsıldık.
Bolu'da otelde çıkan yangın 78 vatandaşımızı hem yakarak hem zehirli dumanla boğarak hayattan kopardı. Merhum vatandaşlarımıza, çocuklarımıza, küçücük yavrularımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Yaralı kurtulanlara geçmiş olsun temennilerimle birlikte şifalar diliyorum. Boğaz 9 boğumdu, 8'i yutkunmak biri konuşmak içindir.
Türkiye büyük bir felaket ile sarsıldı. Grand Kartal oteli yangınında 8 aile yok olmuş kimin umurunda. 36 çocuğumuz hayatını kaybetmiş kimin önceliğinde. Allah için birisi söylesin, geçen haftadan beri süre gelen tartışmadan bir sonuç çıkaran var mıdır? Hangi ara insanlıktan bu kadar uzaklaştık.
78 vatan evladımızın hesabını kim ya da kimler verecek?
Grand Kartal otel yangınında kimin sorumluluğu bulunuyorsa hesabını vermesi kaçınılmaz bir hukuk gereğidir. Henüz yanmış insanlar otelden çıkarılmamışken, onu bunu suçlayıp narsistlik yaptılar.
Grand Kartal otel yangınıyla ilgili bırakalım yargı görevini yapsın. Otel sahibinden İl Özel İdaresi’ne ve ilgili bakanlığa kadar ya kurumsal ya kişisel olarak tek tek versinler. Beni ilgilendirmiyor demek ahlaki sorumluluk ilgisini çiğnemek demektir.
TRUMP'A FİLİSTİN TEPKİSİ
Filistinli kardeşlerimizin nerede yaşayacağı hiç kimsenin, hiçbir ülkenin tayin edebileceği bir konu değildir.
ABD Başkanı Trump’ın Rusya ile Ukrayna savaşını bitirme çabasının aynısını, İsrail ile Filistin ihtilafında görmek, konuya müdahil ve muhatap herkesin en doğal hakkıdır.
Filistin halkını bırakınız topraklarından çıkarmayı veya zorla yerinden edilmesini, bunu ifade etmek dahi gayri hukuki, gayri insani ve gayri ahlaki bir tutumun özetidir.
ABD yönetiminden beklentimiz, ülkelerin egemenlik haklarına saygı duyması, tahakkümcü ve dayatmacı politikaların sonunun ve sonucunun olmayacağını bilmesidir.
Hesap hatasının, hedef şaşırtmanın, siyasi ayak oyunlarının, küresel otokrat heveslerin hiç kimseye bir faydası olmaz, olamaz.
MİSAK-I MİLLİ MESAJI
Bildiğiniz gibi bugün Misak-ı Milli’nin 105’inci yıl dönümüdür. Misak-ı Milli Mülkü Millettir. Millet ise sonuna kadar, sonsuza kadar Türk’tür.
Son Osmanlı Mebusan Meclisi’nin hürmet ve rahmetle andığımız mebusları Türk milletinin meşru ve son direniş hattının hukuki belgesi olan Misak-ı Milli’yi kabul ederek bizlere hem miras hem de emanet olarak tevdi etmişlerdir.
Allah hepsinden razı olsun diyorum. Onların kaldırdığı sancak yere inmeyecektir. Misak-ı Milli silinmeyecek ufuk çizgimiz, sönmeyecek meşalemizdir. Asırlara sari savunmamızın ve var oluş mücadelemizi kilit taşıdır.
“DENEYİN DE BOYUNUZUN ÖLÇÜSÜNÜ ALALIM”
Ülkemizi ayrıştırmanın ve ayrımcılığı tırmandırmanın arzusunda olan sahte demokratları takip ediyoruz. Boykot moykot ezberlerinden sonra, sokağa çıkma çağrılarının, sivil direniş kışkırtmalarının ya darbeye ya da isyana davet olduğunun farkındayız.
15 Temmuz’dan ders almayanlara sesleniyorum, haydi yüreğiniz yetiyorsa çıkın sokağa da görelim? Ateşle oynama merakınız nüksettiyse deneyin de boyunuzun ölçüsünü alalım.
Kuyruk acısının ve kulis sancılarının pençesinde ne yapacağını, ne isteyeceğini bilemez bir halde bir uçtan diğerine sürüklenen CHP’nin 12 Eylül’de yarım kalan hesaplaşmaya dönük bir özlemi varsa, kınında beklemekten yorulmuş kılıç gibi burada olduğumuzu hatırlatıyor ve haykırıyoruz.
Seçim beklentisi hayali bir beklentidir ve boşa kürek çekmektir. Çağdaş demokrasinin hiçbir kural ve ilkesiyle yolu kesişmeyen CHP ve yedeklerinin Türkiye’nin siyasi istikrarını bozma teşebbüsü ters tepmeye mahkumdur.
Cumhur İttifakı karanlık emel sahiplerinin alayını ülkemizin her köşesinde karşılamaya hazırdır. Türkiye sahipsiz değildir. Türk ile Kürt, Alevi ile Sünni aynı kökün dalları, aynı milletin evlatları olarak birdir, beraberdir ve kardeştir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yaşayacak ve yaşatılacaktır. Terörsüz Türkiye’nin huzur ve güven dolu mesajının maşeri vicdanda karşılığını bularak gerçeğe döneceği günlere az kalmıştır.
"İMRALI ÇAĞRIYI BİR AN ÖNCE AÇIKLAMALI"
Türkiye Cumhuriyeti, her dönemin beka değerlendirmeleri ışığında milli sınırlarını ve varlığını korumak adına gerek vekil terör örgütleriyle, gerekse arkasındaki güçlerle mücadelesini sürdürmüş, her badireden bir çıkış yolu bularak bugünlere kadar gelmiştir.
Elbette her mücadelede olduğu gibi terörizmle mücadele kolay, zahmetsiz ve maliyetsiz olmamış, nihayetinde bir bedel ödenmiş ve ödenmektedir.
Yıllar önce küresel güç çatışmalarının boşluğundan doğan ve binlerce insanımızın hayatına kasteden PKK terörü yok denecek kadar azalmıştır. Sığındığı komşu coğrafyalarda her geçen gün yeni bir darbe ile hareket edemez hale gelmiştir. Kısaca, bölücü terör örgütünün geride kalan yıllar içinde verilen kahramanca mücadele sonucunda sönüşe geçtiği bir dönemdeyiz.
Küresel güçlerin bölgedeki emellerine hizmet etmekten başka bir misyonunun kalmadığı ortadadır. Geçmişte yaşanan örneklerde olduğu gibi vekalet hizmeti bitince ortada bırakılmaları veya bir bahane ile toptan imha edilmeleri de bunların kaçınılmaz akıbeti olacaktır.
Son olarak diyeceğim odur ki, DEM heyeti ile İmralı arasındaki görüşmelerin terörsüz Türkiye’ye önşartsız destek olması ve beklenen çağrının bir an evvel açıklanması samimi dileğimdir."