Ercan Küçük - Haber Merkezi

CHP’de tokalaşma polemiği büyüyor. CHP Eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir'de katıldığı BAMAD etkinliğinde CHP lideri Özgür Özel’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini sıkmadığına dair sözlerine yanıt vererek "Siz susmayın, konuşabilin diye elini sıkmıyorum. Halkımıza sürtük, çapulcu dediği için elini sıkmıyorum. Partime ve kendinden olmayan seçmene terörist dediği için elini sıkmıyorum" ifadelerini kullanmıştı.

Özgür Özel, Kılıçdaroğlu’na cevabı Adalar’dan verdi. Özel, gazetecilerin sorusu üzerine Kılıçdaroğlu’na verdiği cevapta “Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmelerini niye üstüme alayım? Üstüme alacak bir şey yok. 31 Mart’ta ben birinci parti oldum, o yüzden adımı ben attım dedim. CHP artık iktidar partisidir halkın gözünde. Birinci partiye yakışacak işleri biz yapacağız. Kemal Bey hiçbir zaman birinci partinin lideri değildi. Çok istedi ama olmadı. Çok çalıştık ama olmadı. Olsaydı o da benim dediğimi yapardı. Tayyip Erdoğan gibi birinci parti olup ikinci partinin elini sıkmayanlardan olmadık” ifadelerini kullandı.

“Kılıçdaroğlu’nun yerinde olsam…”

Peki halef selef genel başkanlar arasındaki polemik büyür mü? Son 2 kurultayda Genel Başkanlık yarışında Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına aday olarak çıkan Aytuğ Atıcı, 2 lider arasında bir hesaplaşma olacağını düşünmediğini belirtti. Özgür Özel’in başlattığı normalleşme sürecine itiraz eden Atıcı, Kılıçdaroğlu’nun da polemik oluşmasına zemin hazırladığı eleştirisi yaptı. Hem Özel hem Kılıçdaroğlu’yla yıllarca beraber çalıştığını hatırlatan Atıcı 2 lideri de eleştirdi. Atıcı, şunları söyledi:

“Açıkçası ben Kemal Kılıçdaroğlu ve Özgür Özel arasında bir hesaplaşma olacağını düşünmüyorum. Her ikisinin de yapısı buna müsait değil. Yıllarca her iki isimle de çalışmış birisi olarak söylüyorum. Gördüğüm kadarıyla Kemal bey siyasette var olmaya devam etmek istiyor. Bu en doğal hakkıdır ama ben olsam bu şekilde davranmam. Kemal Beyin açıkçası abi olarak CHP’ye destek olmasını arzu ederim. Ben olsam Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra derhal kurultayı toplar bir daha aday olmazdım.

Diyelim ki aday oldu. 2. turda asla aday olmazdım kendisinin de aday olmasını istemezdim. Ben olsam bir köşeye çekilir ve ülke ve insanlık adına siyaset üretmeye devam ederdim. Yazılar yazar, sorulursa fikrimi söylemeye devam ederdim. CHP’nin selameti için çalışmaya devam ederdim. Hala ben bir aktörüm, aktif siyasette var olurum imajını çizmezdim. Böyle yapıyor demiyorum. Ama böyle bir algı oluşturmazdım ben olsam.”

Atıcı, Özel’in başlattığı normalleşme çalışmasını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la el sıkışmasına da tepki gösterdi:

“Normalleşmesi gereken CHP değil Erdoğan’dır”

“Özgür Bey kim ne derse desin kurultaydan başarıyla çıkmış bir genel başkandır. Kurultaydan hemen sonra girilen yerel seçimlerde seçmen de bu yeniliği onaylamıştır. Ben CHP’de ideolojik, parti içi demokrasi ya da yönetim anlamında bir değişiklik olduğunu düşünmüyorum. Yönetim tarzı ve parti içi demokrasi anlamında çok ciddi değişim beklentileri vardır. Değişim beklentisi devam etmektedir ancak ben bunun bir emaresini görmemekteyim. Bunu partimiz ve ülkemiz adına kaçırılmış bir fırsat olarak görüyorum.  

İnsanların tokalaşması iyidir. Oturup çay kahve içmesi ve konuşması iyidir. Ancak normalleşme, yumuşama adı altında yapılan bu görüşmelerin başından beri halkımıza ve kendimize bir yarar getirmeyeceğini düşünenlerdenim. Normal olan anormal olan taraf kimdir? Buna bakmak lazım. Eğer siz Tayyip Erdoğan’ı normal olarak kabul ediyor, normalleşme sürecini siz başlatıyorsanız demek ki ‘benim bazı anormalliklerim var, ben normalleşiyorum. Karşıdan da bunu bekliyorum’ diyorsunuz. Ancak bence anormal olan Tayyip Erdoğan’ın bizzatihi kendisidir. 18 yıldır CHP’nin kapısını çalmaması anormallik bence. Saymakla bitmez. Bu kadar anormal bir insan ‘Ben normalleşmeliyim’ demiyorken CHP normalleşme süreci başlatıyor. Hayır bu doğru bir süreç değildir. Normalleşmesi gereken Tayyip Erdoğan’dır. Bir insanı zorla normalleştiremezsiniz. Ancak onla mücadele edersiniz. Ben Akparti’ye ve Cumhurbaşkanına hak ettiğinden çok daha fazla ehemmiyet atfedildiğini düşünüyorum ve bunu çok doğru bulmuyorum. 

Ak Parti’ye gitmek onu ziyaret etmek doğru değildir. Türkiye’yi bu hale bilerek isteyerek sokan zihniyetin ayağına gitmem. Bu nefret kin değildir ilkeli duruştur. Gereksiz yere normalleşme süreci, inşallah her şey normal olacak mesajını verip zaten ekonomik olarak yerle bir olan halkımızın siyasi ve sosyal konularda beklentiye sokup yerle yeksan olmasını doğru bulmam.”

 Kemal Bey zemin oluşturuyor

Peki ikili arasındaki polemik büyür mü? Atıcı bu soruya verdiği cevapta CHP’nin geleneklerine dikkat çekti. Atıcı şunları söyledi:

“CHP kurumsal bir yapıdır. Kuralları ve geleneği vardır. Geleneğinde bir genel başkanla polemiğe girilmez. 100 yıllık bir partide eski genel başkanlarla hiçkimse polemiğe girmemiştir. Bu geleneği Kemal Kılıçdaroğlu da Deniz Baykal ile sürdürmüştür. Ben Özgür Özel’in de Kemal Beyle aynı geleneği sürdüreceğini düşünüyorum. CHP geleneğinde eski genel başkanlar abi rolü üstlenirler, birleştirici olurlar. Ben bu geleneğin galebe çalacağını düşünüyorum. Köpürtülen bu polemiğin suni bir şey olduğunu düşünüyorum. Evet böyle bir zemin oluşturuyor mu Kemal Bey? Evet maalesef oluşturuyor.  Keşke oluşturmasa. Belediye başkanlarıyla görüşmeler, çeşitli yazılar kaleme alması... 2010’dan 2023’e kadar benzer şeyler yaptı.

AK Parti'de "teğmenler" tartışması: "Ya FETÖ artığısınız ya da çer çöp…" AK Parti'de "teğmenler" tartışması: "Ya FETÖ artığısınız ya da çer çöp…"

Bu aşamadan sonra çok farklı bir şey söylerse dikkatli dinlerim. ‘Ben baskı altındaydım. Partim ülkem zarar görür diye açlık açık konuşamıyordum. Şu anda CHP’nin sade bir üyesiyim. Ben şunları görüyorum şunlar olmalı’ tarzı memleket meseleleriyle iştigal etmesini doğru bulurum. Partiyle ilgili belediye, başkanlarıyla il başkanlarıyla görüşmeler, ofis açılması ofise bir sürü insanın gelmesi gibi hepsini iyi niyetle yapılmış ancak kamuoyunda yanlış algı oluşturabilecek bir polemik varmış gibi gündeme gelmesi… CHP’nin geleneği burada galip gelecektir. Özgür Bey yoluna devam edecektir.”

Editör: Elif Erbay