Gündem

Avşar, Yapı Kayıt Belgesi sorununa dikkat çekti! “Mağduriyetler giderilmelidir”

Yapı kayıt mağdurlarına ilişkin düzenleme içeren kanun teklifi veren DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, “Yapıların afet riskine karşı dirençlilik durumları dikkate alınarak mağduriyet giderilmelidir.” dedi.

Abone Ol

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, Yapı Kayıt Belgesinin yol açtığı mağduriyeti Meclis’in gündemine taşıdı.

Avşar, 2018 yılında yapılan mevzuat değişikliğiyle verilen milyonlarca Yapı Kayıt Belgesinin daha sonra çoğunun iptal edilmesiyle oluşan mağduriyeti gidermeye dair kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sundu.

Avşar, teklifin gerekçesinde; 2018 yılında bir seçim kampanyasıyla, TV’lere reklamlar verilerek ve başvuru süresi iki kez uzatılan yapılan Yapı Kayıt Belgelerinin büyük mağduriyetlere yol açtığını, 6 yıl uygulandıktan sonra bazı hükümlerinin Anayasa mahkemesi tarafından iptal edildiğini, halkın ihtiyaçları gözetilmeden siyasi saiklerle yapıldığını ve vatandaşlarımız yeterince bilgilendirilmediği gibi gerekli denetimlerin dahi yapılmadığını belirtti.

Vatandaşların ecrimisil ödediklerini, elektrik, su ve doğalgaz abonelikleri ile altyapı ve temizlik hizmetleri yapıldıklarını, kat irtifakı ya da kat mülkiyetine de sahip olunmadığını belirten Avşar, oluşan mağduriyetlerin giderilmesi ve yıkımlara son verilmesi için yapılar inceleme altına alınmalı afet riskine karşı dirençlilik durumu yeniden değerlendirilmelidir.

Avşar, teklif ile; hazine arazisinde inşa edilen yapıların Bakanlığa tahsislerinin 31 Aralık 2029 tarihine kadar uzatılmasını, kişinin kendi tapulu arsa ve tarlasında olan yapısının afet riskine dirençli olması halinde kayıt altına alınmasını ve yapıların afet risklerine karşı dirençli olduğunu gösterir raporun alınması kaydıyla idari işlem ve para cezalarının iptal edilmesini amaçladıklarını belirtti.

‘TV’LERE REKLAMLAR VERİLDİ, İKİ KEZ BAŞVURU SÜRESİ UZATILDI’

Yapılan mevzuat değişikliğine değinen Avşar, 3194 sayılı İmar Kanununa Geçici 16 ncı maddenin eklendiğini ve Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esasları Düzenleyen Yönetmelik 06.06.2018 tarihinde yürürlüğe konulduğunu belirtti.

Bu çerçevede başvuruların alınmaya başlandığını, talepler karşılanamayınca başvuru sürecinin 2 kez uzatılmasına gidildiğini ve ödeme sürelerinin de aynı şekilde uzatıldığını, hatta TV reklamlarında, kamu spotlarında ve billboradlarda teşvik edici çalışmalar dahi yapıldığını ifade eden Avşar, “İmar barışı olarak bilinen bu düzenlemeyle yapı denetimi, kontrolü ve yeri veya cinsine bakılmadan başvuru yapan herkesin bu düzenlemeden yararlanması sağlanmıştır.”, dedi.

‘ANAYASA MAHKEMESİ 6 YIL BOYUNCA UYGULANAN HÜKMÜ İPTAL ETMİŞTİR’

Avşar; “Düzenlemede yer alan Yapı Kayıt Belgesiyle kayıt altına alınan yapının depreme dayanaklılığı hususunun malikin sorumluluğunda olmasını öngören hüküm Anayasa’ya aykırı olduğu ve devletin sağlıklı ve dengeli çevrenin oluşturulması bakımından pozitif yükümlülüğünün bulunduğu, yapı kayıt belgesi verilen yapıların can ve mal güvenliğini temin eden belirli bir standartta yapılıp yapılmadığına yönelik denetim yükümlülüğü getiren herhangi bir yasal düzenlemenin bulunmadığı, buna karşılık itiraz konusu kuralla yapının depreme dayanaklılığı konusunda sorumluluğun yapı malikine bırakıldığı, bu durumun devletin pozitif yükümlülükleriyle bağdaşmadığını belirtilerek ‘Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır.’ cümlesi iptal edilmiştir.”

‘İMAR BARIŞI OLARAK BİLİNEN YASA HALKIN İHTİYAÇLARI GÖZETİLMEDEN SİYASİ SAİKLERLE YAPILMIŞTIR’

Avşar, anlaşıldığı üzere kamuoyunda “imar barışı” olarak bilinen yasanın insan ihtiyaçları ve yapı güvenliği gözetmeden alelacele ve başka saikler gözetilerek yapıldığı ve dolayısıyla sakat doğduğu ve barış olmaktan uzak, milyonlarca vatandaşı mağdur ettiğini dolayısıyla bu düzenlemenin afet riskine karşı dirençlilik durumları gözetilerek tekrardan gözden geçirilmesi ve güncellenmesi gerektiğini belirtti.

‘VATANDAŞLARIMIZ YETERİNCE BİLGİLENDİRİLMEMİŞ, GEREKLİ DENETİMLER YAPILMAMIŞTIR’

Yapı Kayıt Belgesi alan vatandaşların iddialarına göre Bakanlık 2020 yılından sonra Yapı Kayıt Belgesi alan herkesi incelemeye almış ve güncel olmayan ya da hiç olmayan uydu görüntülerini baz alarak çoğu belgeyi iptal etmeye başladığını belirten Avşar; “Doğal olarak vatandaşımız, denetleme ve gerekli analizler yapılacaksa neden başvuru esnasında vatandaş para yatırmadan evvel bu kontroller yapılmadığını dile getirilmektedir. Yapı kayıt sorunu sadece 2018 imar barışı ve sonrasını iptal eden Yapı Kayıt Belgesi sorunu olmadığı ve 30-40 yıllık, bina bildirimi olan ve numarataja sahip kimi yapıların şikâyet üzerine gelen belediyenin 1 milyondan fazla ceza kestiği de tarafımıza ulaşan şikayetler arasındadır ve maliklerin hak kaybı söz konusudur. Özellikle de 6 Şubat depremleri sonrası bu yapıların bir kısmı yıkılınca Yapı Kayıt Belgesi alan vatandaşımızın içinde bulunduğu şartlara bakılmaksızın yapıların yıkımına başlandığı da görülmektedir. Ancak 2020 ve 2021 yılında pandeminin de etkisiyle vatandaşlarımız köyüne ve tarlasına bu tarz yapılaşma yapmaya daha çok meyletmiştir. Çoğu emekli olan bu insanlarımız 40 yıldır biriktirdiği elinde avucunda olan ne varsa buralara yatırmıştır.”, dedi.

‘ECRİMİSİL ALINMAKTA, ELEKTRİK, SU VE DOĞALGAZ ABONELİKLERİ İLE ALTYAPI VE TEMİZLİK HİZMETLERİ YAPILMAKTADIR’

Avşar, bununla birlikte keyfi ve konjonktörel davranışlarla imar mevzuatında yapılan tahribatlar ve dolayısıyla vatandaşa çıkarılan zorluklar (örneğin; imar izninin kişiye ve yere göre esneklik göstermesi), vatandaşın önüne çıkarılan mali ve bürokratik engeller (yüksek harçlar, vergiler ve proje maliyetleri), pandemi ve deprem gibi durumlarda acilen müstakil ve tenha bir yere sığınma ihtiyacı gibi sebepler de vatandaşımızı imarsız ve ruhsatsız yapılaşmaya sevk ettiğini ifade etti.

Avşar; “Sonrasında yapı tatil zaptları, encümen kararı ile idari para cezaları, mahkeme suç duyuruları, hapis ya da paraya çevirme ve yıkım kararıyla karşı karşıya kalınmıştır. Bu durum halk nezdinde büyük mağduriyetlere yol açtığı gibi güven zedelenmesine de sebep olmuştur. Birçok ilçede ya da mahallede vatandaşımız ecrimisil ödemesi yapmakta, elektrik, su, doğalgaz abonelikleri ile altyapı, çevre ve sokak temizlik hizmetleri almaktadır.”, şeklinde ifadelere yer verdi.

‘ARSA YA DA TARLA TAPUSUNA SAHİP BU YAPILAR KAT İRTİFAKI YA DA KAT MÜLKİYETİNE DE SAHİP DEĞİLDİR’

Avşar, hal böyleyken; düzenlemenin hilafına bu uygulamalarla birlikte yapı sahip bu yapıların kat irtifakı ya da kat mülkiyetine de sahip olmadığını, kentsel dönüşüm istense bakanlık, belediye ya da müteahhit firmadan nasıl bir hak talebinde bulanacaklarına dair bir fikre dahi sahip olunmadığını, burada insanımıza sadece toprak hakkı verildiğini ve uygulamada da görülen yıkımların bunu desteklediğini belirtti.

‘YAPILAR İNCELEME ALTINA ALINMALIDIR. DEPREM RİSKİNE GÖRE YENİDEN DEĞERLENDİRİLMELİDİR’

Bu çerçevede ilgili beyan ve teşviklere güvenerek yapı kayıt belgesi alan vatandaşların mağdur edilmemesi ve kamu zararına yol açmaması bakımından teknik ekipler marifetiyle bu durumda olan yapılar inceleme altına alınması gerektiğini söyleyen Avşar; “Bu yapıların deprem riskine karşı direnç seviyeleri tespit edilmeli ve zemin analizleri yapılmalıdır. Bu bağlamda ortaya çıkan sonuçlara göre; yapı-inşa noktasında gerekli şartları taşıyan risksiz yapılar güvence altına alınmalıdır. Riskli yapı kategorisine giren ve gerekli şartları taşımayan yapı sahiplerine çeşitli hibe ve teşviklerle kolaylıklar sağlanmalı ve kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamına alınmalıdır. Kaldı ki; ülkemizde bir konut ve barınma krizi bulunmaktadır. Bu sorun devam ederse, mevcut krizi derinleştirecektir.”, dedi.

“HAZİNE ARAZİSİNDE İNŞA EDİLEN YAPILAR BAKANLIĞA TAHSİSLERİ 31 ARALIK 2029 TARİHİNE KADAR UZATILMALIDIR”

Kanun teklifinin içeriğine değinen Avşar, “Bu kanun teklifi ile; 3194 sayılı İmar Kanununun geçici 16 ncı maddesinin yedinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan ‘31/12/2022’ ibaresi ‘31/12/2029’ şeklinde değiştirilerek ‘Yapı Kayıt Belgesi alınan yapıların, Hazineye ait taşınmazlar üzerine inşa edilmiş olması halinde, bu taşınmazlar Bakanlığa tahsis edilir. Yapı Kayıt Belgesi sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerinin 31/12/2029 tarihine kadar yapacakları satın alma talepleri üzerine taşınmazlar Bakanlıkça rayiç bedel üzerinden doğrudan satılır.’, ibaresiyle zaman uzatımına gidilmiştir.” y konuştu.

‘KİŞİNİN KENDİ TAPULU ARSA VE TARLASINDA OLAN YAPISI, AFET RİSKİNE DİRENÇLİ OLMASI HALİNDE KAYIT ALTINA ALINMALIDIR’

Avşar, değişiklik yapılmasını teklif ettikleri başka bir şeyinde mağduriyetin giderilmesi ve yıkımların durdurulması amaçlayan şu düzenleme olduğunu söyledi; “İlgili kanunun maddesinde Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız ve ruhsat eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması, imar ve mülkiyet sorunlarının çözülmesi amacıyla; kişinin kendi tapulu arsa veya tarlasına 31/12/2024 tarihinden önce yaptırmış olduğu yapılar için, yapının afet risklerine dirençli olması şartıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı veya yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/6/2025 tarihine kadar başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 30/9/2025 tarihine kadar bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebilir.”

‘YAPILARIN AFET RİSKLERİNE KARŞI DİRENÇLİ OLDUĞUNU GÖSTERİR RAPORUN ALINMASI KAYDIYLA İDARİ İŞLEMLER VE PARA CEZALARI İPTAL EDİLMELİDİR’

Avşar, şu değişiklik ile de “Bu fıkranın yürürlüğe girdiği tarihten önce, bu madde uyarınca Yapı Kayıt Belgesi alıp belirtilen sürelere aykırılık sebebiyle belgeleri iptal edilenler hakkında, yapıların afet risklerine karşı dirençli olduğunu gösterir raporun alınması kaydıyla, 32 nci ve 42 nci maddeler uyarınca tesis edilen idari işlemler ile tahsil edilmeyen idari para cezaları iptal edilir. Ancak ödenmiş olan idari para cezaları iade edilmez, söz konusu kişiler hakkında kamu davası açılmaz, açılmış kamu davaları düşer ve mahkûm olunan cezalar tüm sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkar.”, verilen cazalar ve adli vakaların sonlandırılmasını amaçladıklarını belirtti.