ELİF ERBAY
Son yıllarda Avrupa'da aşırı sağın yükselişi dikkat çekerken, İngiltere'de sol eğilimlerin öne çıkması şaşırtıcı bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor. Brexit süreciyle birlikte bu değişimin ivme kazanması, siyasi arenada yeni bir dönemin başladığını gösteriyor.
Orta Doğu Politikalarının Avrupa'ya Etkisi
Özkaya, özellikle son on iki yılda Orta Doğu'ya uygulanan politikaların sonucu Avrupa'ya yönelik aşırı göçün devasa bir yıkıma yol açtığını belirtiyor. Özellikle 2003 yılından itibaren başlayan ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice tarafından ifade ettiği Büyük Orta Doğu Projesi, bölgede büyük değişikliklere neden oldu. Özkaya "Bu Büyük Orta Doğu Projesi ile birlikte İsrail'in alan hakimiyeti ve aynı zamanda kendisinin inandığı, kendisine vadedilmiş topraklar olarak nitelediği mevcut projesi yer alıyor. Bu proje kapsamında Suriye, Irak, Türkiye ve İran bölünecek, Nil Nehri ve Mezopotamya arasında kalan bütün topraklar İsrail'e ait olacak ve böylelikle İsrail vadedilmiş topraklara kavuşacak.
Batı Dünyasının Ekonomik Bağımlılığı
İşte bu vadedilmiş topraklara kavuşma hayali ve doktrini, aynı zamanda Batı dünyasını da peşinden sürükleyen bir doktrin olma aşamasına geçti. Çünkü Batı dünyasının neredeyse bütün ekonomik hasılatı Yahudi sermayesi tarafından karşılanıyor ve bu Yahudi sermayesi, ekonomik girdileri domine etmiş durumda. " diye belirtti.
Batı dünyasının ekonomik sermayesinin büyük bir kısmı Yahudi sermayesi tarafından kontrol edilmesi Avrupa ülkelerini İsrail'in politikalarına hizmet etmeye zorladı. Özellikle 2003 yılında Amerika'nın Irak'ı işgal etmesinden bu yana başlayan tehdit süreci, son dönemde daha da hissedilir hale geldi. 2011 yılında Suriye'de başlayan savaş, milyonlarca insanın Avrupa'ya göç etmesine neden oldu ve bu durum, Avrupa'da ciddi bir kaosa yol açtı.
Avrupa'da Entegrasyon ve Ekonomik Zorluklar
Gelen göçmenlerin enetegrasyon problemleri, kalacak yer sorunu, beslenme gibi temel ihtiyaçların kaşılanması bunların hepsinin Avrupa halkından alınan vergilere yüklenmesi sonucu artan enflasyonun hayat standartlarının düşmesine neden olduğunu belirten Özkaya "Özellikle Avrupa'da, enflasyon yüzde bir puan yükseldiğinde, yüzde iki puan yükseldiğinde bu Avrupa ülkeleri için çok felaket bir durum. Vatandaşlar buna alışık değiller. Nitekim düşünün, 40 yıl önce ekmeğin İngiltere'de bir pound olduğunu, kırk yıl sonra da bir pound yani bir pound yirmi peni olduğunda işler rayından çıkmaya başlıyor.
İşte böyle bir psikolojik durum, böyle bir hazırlıksız dönem ve geleceğin bir muallakta kalması, geleceğin belirsizleşmesi Avrupa'da bardağı taşıran son damla oldu. Ki bir de buna COVID ve aynı zamanda Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan savaşları da eklediğinizde enflasyon işin içinden çıkılmaz bir hal aldı. İşte göçmen silsilesi, enflasyon, ekonomik girdi çıktılar ve buradaki dengesizlikler, aynı zamanda COVID'den sonra değişen pazar payları, bir taraftan Rusya ve Ukrayna arasında yaşanılan hadiseler Avrupa'da deyim yerindeyse dengeleri ters yüz etti." diye ifade etti.
Türkiye'nin Üstlendiği Yük ve Kriz
Türkiye'nin de bu süreçte büyük bir yük üstlendiğini belirten Özkaya, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye üç milyar dolar vererek geri kabul anlaşmasını imzalattığını, ancak Türkiye'nin bu süreçte yüz altmış milyar dolar harcadığını ifade ediyor. Özkaya, "Türkiye'yi krize soktular. Bugün Türkiye maalesef bölünme aşamasına geldi. Bu istikrarsızlık daha da devam ettiğinde, göçmen karşıtı protestolar arttığında Türkiye çok ciddi krizler yaşayacak." dedi
Avrupa'da yaşanan sağ dönüşümününün en büyük etkisinin bu göçmen sorunu olduğuna değinen Özkaya "Göçmen karşıtı politikalar ve bu politikaları izleyen partilerin giderek yükselmesi" olarak değerlendiriyor.
İngiltere'de Ters Gidişat: Solun Yükselişi
İngiltere, Avrupa Birliği'nden çıkış süreci sonrasında ekonomik ve siyasi anlamda önemli zorluklar yaşadı. Bu zorluklar, ülkenin politik yöneliminin sağdan sola kaymasına neden oldu.
Özkaya, İngiltere'nin hazırlıksız bir şekilde Avrupa Birliği'nden çıkmasının ekonomik problemlere yol açtığını vurguladı. Gümrük anlaşmalarının yapılmaması nedeniyle, Avrupa'ya mensup tır şoförlerinin vizeleri olmadığı için gümrükte bekletildiğini belirtti. Bu durum, İngiltere'ye getirilecek gıda ve erzakların gecikmesine ve hatta bazı sevkiyatların iptaline neden oldu. Özkaya, bu dönemde İngiltere'nin ciddi bir tır şoförü krizi yaşadığını ve bu nedenle sevkiyatların aksadığını ifade etti. Benzin pompacısı bulamama durumu ise araç kuyruklarının kilometrelerce uzamasına neden oldu ve ekonomiye ciddi zararlar verdi.
Muhafazakar Parti Dönemindeki Skandallar ve Krizler
Özkaya, ekonomik sorunların yanı sıra Muhafazakar Parti'nin iktidarı sırasında yaşanan skandalların ve krizlerin de İngiltere'nin sola kaymasında etkili olduğunu belirtti. Boris Johnson döneminde COVID-19 sürecinde alınan katı kapanma önlemleri ve Johnson'ın konutunda parti vermesi, halk arasında büyük bir tepkiye yol açtı. Johnson'ın en önemli danışmanlarından birinin skandalı ve Johnson'ın bu durumu bildiği halde müdahale etmemesi, güven kaybını artırdı. Bu durum, Johnson'ın istifasına kadar gitti.
Liz Truss'ın kısa süren başbakanlık döneminde ise vergi adaletsizliği reformları piyasaları tedirgin etti ve Truss sadece 50 gün sonra görevden ayrıldı. Onun ardından gelen Rishi Sunak da otorite sağlamakta zorlandı ve çeşitli skandallar ve taciz iddiaları ile karşı karşıya kaldı.
Halkın Güven Kaybı ve Sol Parti'nin Yükselişi
Özkaya, YouGov'un yaptığı anketlere göre Rishi Sunak'a yönelik güvenin yüzde 71 oranında kaybolduğunu belirtti. Öte yandan, yeni seçilen İşçi Partisi lideri Keir Starmer'a ise halkın yüzde 49'u güven duyuyor. Bu güven kaybı, sağ parti olan Muhafazakar Parti'ye yönelik olumsuz bakış açısını güçlendirdi ve halkın sol partiye yönelmesine neden oldu.
Gelecek Beklentileri ve İngiltere'nin Yönelimi
Özkaya, dört yıl içinde dört farklı başbakanın değiştiği İngiltere'de Starmer'ın da görev süresini tamamlayabileceğine dair halk arasında bir güven olmadığını ifade etti. Starmer'ın politikalarının ve yönetim tarzının İngiltere'nin geleceğini belirleyeceğini vurgulayan Özkaya, özellikle Gazze politikaları, göçmen politikaları ve ekonomik yönetimin kritik önem taşıdığını belirtti.
Özgür Özkaya'nın değerlendirmelerine göre, İngiltere'nin sola kaymasının temel sebepleri arasında Brexit sonrası ekonomik sorunlar, Muhafazakar Parti'nin skandalları ve halkın güven kaybı yer alıyor. Avrupa'nın da ekonomik ve göç sorunları sebebiyle sağa kaydığı bir dönemde, İngiltere'nin sola kayması, devletlerin içinden geçtiği krizlerin ve halkın değişim talebinin bir göstergesi olarak görülüyor.