@ kafa!

Abone Ol

"İstanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı" diyordu büyük şair Orhan Veli... İstanbul'u dinliyelim tabii. Araç sesleri, siren sesleri, bağıranlar çağıranlar. Dinleyelim... Peki İstanbul'u hiç izliyor musunuz, gözlemliyor musunuz? Mesela şu tabelaları. İstanbul tam bir tabale çöplüğünü dönmüş durumda. Ne bir estetik kaldı ne akıl ne de izan. Üzerinde yazanları okuyun önce. Mesela dijital dünyanın hayatımıza girmesiyle @ (et) geçer akçe oldu tabelalarda. @döner yazmış kocaman. Güya espri yapacak. Bunlar yavuklusuna mektup yazmaya kalksa "Sevgili Hamiy@ seni çok özledim" diye başlar, "hakkını helal@, selam@le" diye bitirir büyük ihtimalle.

NEONDAN DOKTOR TABELASI

Doktor tabalaları, diş hekimi tabelaları, cilt bakımcılar, estetik merkezleri... Metrekarelerce büyüklükte tabela. Geçek neonla yazılmış doktor tabelası vardı. Hani eskiler bilir Beyoğlu pavyonlarının tabelaları renkli neonlardan olurdu, mini etekli bir kız bir ayağı havada elinde kadehle, yanar sönerdi.

Hatta geçen ışıklı yazı ile akan dijital doktor tabelası bile gördüm... Genel cerrah. Yazı akarken basur derdine son diye bitiyordu. Doktor tabelaları bunlar. İnsan utanır. Bu meslek sayğınlığı olan bir meslek. Ayıptır doktor tabelası neondan olmaz!

PİLAVIN KRALI

Dilimizi az kelimeyle konuştuğumuzdan yaratıcılığımda kısıtlı. Simit, poğaça için saraylar, konaklar, pilav için dahiler var tabelalarda... Pilav dahisi var mesela. Yahu pilav bu dahisi olsan ne olur olmasan ne olur, iki üç kere deneyen tutturuyor zaten pilavı. Ablalar, babalar, ağabeyler var ad olarak... Bir başka komedi de tabelada 1940'dan 1950'den beri filan yazıyor. 1950'lerde bırak insan olmasını herhalde kurtlar çakallar filan iniyordu İstanbul'un o bölgelerine. Adam alttarafı köfte yapıyor dükkanın üzerindeki tabela 6 metrekare, adam milyar dolarlık ihracat yapıyor plaza girişindeki tabelası 50 santimetre.

TABELA ÜNİVERSİTE BİNASİ KADAR

İBB ve ilçe belediyeleri istese bu tabela vergilerinden zengin olur. Açıp sormaya bile kalkmadım "Senede tabeladan ne kazanıyorsunuz?" diye... Çünkü o birine yönlendirecek, yönlendirdiği bir başka birime, yani o sorunun yanıtı gelmez kesin. Bir durup etrafınıza bakın bu çirkinliği sizde hemen fark edeceksiniz. Adamın özel üniversitesi 4 katlı, üzerinde üniversitenin adı 2 kat yüksekliğinde. Saçma sapan iş. O tabela isterse 7 kat büyüklüğünde olsun sınavda toplam 4 net yapan 500 binlik dilimden öğrenciyi mühendislikte okutacaksınız zaten!

OTOBÜS MANTARI! 

Akşam Gazetesi sosyal medya hesabından "İBB otobüslerinde mantar yetişti" diye fotoğraf paylaşınca, fotoğrafın Sırbistan'da bir genç kadın tarafndan çekildiği İstanbul ile alakasının olmadığını ortaya koymuş OdaTV. Mantara bağlamak bu olsa gerek. Asparagas haberinde bir sınırı olmalı. Tamam İBB ve İETT'yi eleştirebilirsiniz. Bu hakkınız var da palavranın bu mesleğe ve topluma yararı yok. Fotoğraftaki mantarlar tam sotelik. Belli ki akşam editörünün canı mantar sote çekmiş. Bu meslek çok farklı bir yöne doğru seyrediyor. Kullanımda olan bir otobüsün içinde mantar. Bunu da kelli keflli bir köşe yazarı ciddiye alıp köşesine taşıyor. Pes...

CEBİMDEKİ FİŞ

Malum kış kapıda. Senelerdir giymediğim bir deri ceketim vardı, dün onu giyeyim dedim. Cebinden aldığım bir benzin fişi çıktı. Ben hep 100 liralık alıyormuşum. Ama ilginç olan o 100 lira ile kaç litre aldığım... Görünce gözüm yaşarır gibi oldu. Biraz burkuldum, hatta hafiften üzüldüm.

Hepimize saygı ve hürm@le :)