ARZU ERDOĞRAL / HABER MERKEZİ
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde işe alınıp Ulusal Hane Ziyaretleri programında görev alan 3 bin kişi Ekim 2023’te işten çıkartılınca mahkemeye başvurmuşlardı.
Mahkeme lehlerine sonuçlandı ancak şimdi de, Bakanlıkta kendilerini muhatap alacak kimseyi bulamıyorlar.
Çoğunluğu gençlerden oluşan Ulusal Hane Ziyaretleri personeli, ev ev dolaşarak ailelerin ihtiyaç ve taleplerine uygun sosyal hizmet modellerini sunuyorlardı. Görüşmelerde, hanelerin sosyal yardım ve sosyal hizmet ihtiyaçlarını tespit etmeyi amaçlayan sorular soruyorlardı.
İhtiyaç sahibi vatandaşlara daha hızlı ve yerinde hizmet sunmak için başlatılan Ulusal Hane Ziyaretleri, düzenli veya süreli yardım programlarından faydalanan vatandaşların yanı sıra, hizmetlere ulaşmakta zorlanan hanelere de gerçekleştiriliyordu.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nda çalışan bu personel, üst üste üç kez iş sözleşmesi de imzalamıştı. Ancak işten çıkartıldılar. Onlar da haklarını aramak için işe iade davası açtı. Yerel mahkeme işe iadeyi kabul etti. Sosyal yardım ve inceleme görevlisi oldukları kesinleşti. Ancak işe dönmek için seslerini duyuracak, kendilerini muhatap alacak kimseyi bulamıyorlar.
3 BİN KÜSÜR GENÇ TAZMİNAT VERİLMEDEN İŞTEN ÇIKARILDI
Ulusal Hane Ziyaretleri programında çalışırken işten atılanlardan Ayşe Çelik, 9 Ocak 2022 tarihinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı içinde tüm yurtta başlatılan “Ulusal Hane Ziyareti Programı“ kapsamında çalışmak için başvuru yaptıklarını anlattı.
Başvurunun ardından kabul edildiklerini ve işe başladıklarını belirten Çelik; “Dört aylığına geçici personel diyerek sözleşme imzaladık fakat iki kere sözleşmemiz uzatıldı ve 14 ay vakıflarda çalıştık. İkinci uzatmadan sonra, hukuki açıdan da daimi personel olmamız gerekirken tam tersi yapıldı ve 2023 Ekim ayında çıkış yazımız geldi. Ülke genelinde tazminat dahi verilmeden 3 bin küsur kişi işten çıkarıldı” şeklinde konuştu.
“SONUÇLAR İSTEDİĞİMİZ GİBİ GELİYOR”
Ülke genelinde 50 arkadaşı ile birlikte bir avukatla anlaşıp dava açtıklarını söyleyen Çelik, dava sürecinde hem genel müdür hem de bakan değiştiğinden, dertlerini anlatacak kimseyi bulamadıklarını söyledi.
Çelik şöyle devam etti: “Onların da durumu bilmediğini düşünüyoruz. Şu an ülke genelinde 39 dava lehimize sonuçlandı ve 12 üst mahkeme kararı var lehimize. Sonuçlar istediğimiz gibi geliyor fakat davası sonuçlanıp işe iadesi beklenen arkadaşlardan güzel haberler gelmiyor. Davası sonuçlanmayanlar endişeyle bekliyor. Mahkeme işe iade ya da ücretlerinin ödenmesi şeklinde karar verdi ve vakıflar ücretini yatırma taraftarı. Fakat bu karar aslında çalıştırma gücü olmayan özel sektörü dara düşürmemek için ücret de ödenebilir amacıyladır. Vakıflar özel tüzel kişiliği olsa da kamu kaynağı kullandığı için ilk amacın ülkenin genç nüfusunu çalışır hale getirmek anlayışıyla çatışır bir karar olduğunu düşünüyoruz”.
“BAKANLIĞIN DURUMU BİLMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ”
“Bakanlığın durumdan haberi olmadığını, durumu bilmediğini düşünüyoruz” diyen Çelik; “Bakanımız Mahinur Hanım duyarsa, sesimizi duyurabilirsek bu olayı çözeceğini, genel müdürlüğün göndereceği bir yazıyla vakıfların mahkeme kararına uyacağını düşünüyoruz” dedi.
“DURUMUMUZ GEÇİCİ PERSONEL ŞARTLARINA UYMUYOR”
Dava açtıklarını ve sonunda devletin ve hukukun kendilerine “haklısınız” dediğini belirten Ayşe Çelik, sözlerini şöyle tamamladı: “Biz devlete sığındık davamızı açtık ve yine devlet bize haklısınız dedi. Şimdi de devletin yöneticilerine sesimizi duyurup işbaşı yapmak istiyoruz. Çünkü mahkeme geçici personel şartlarına uymadığımız, sözleşmemizin ve çalışma şeklimizin daimi personeller ile aynı olduğu kanaatine vardı. Başından beri sosyal incelemelere çıktık, deprem bölgesinde görev aldık, yani bir sosyal inceleme görevlisinin görevi neyse bizim görevimiz de aynısıydı. Ve biz hiçbir işten kaçmadan, başından beri yöneticimiz ne görev verdiyse layıkıyla yapan gençleriz. Aksi takdirde uzatmama yetkileri varken uzatmazlardı sözleşmemizi”.