Suudi Arabistan’da Kral Abdullah bin Abdülaziz’in 2015’te ölümünün ardından yaşanan taht kavgaları, veliaht prenslerden bin Selman’ın suikast, gözaltı ve işkencelere adının karışmasıyla sansasyonel bir şekilde yaşandı.
Veliaht prens, diğer veliaht ve prenslere yakın isimleri sadece ülke içerisinde değil ülke dışına kaçabilenleri de cezalandırdı. O isimlerden biri olan Suudi Arabistan istihbaratının eski bir üst düzey yetkilisi, Saad el- Cabri kaçtığı Kanada’da, kendisine suikast düzenledikleri iddiasıyla Suudi yönetimine karşı dava açtı. Aynı dönemde işlenen Gazeteci Cemal Kaşıkçı suikastinde adı geçen isimlere yönelik iddialar ABD mahkemesinin davayı kabul etme durumunda bıraktı. Dava, el Cabri’nin kendisiyle birlikte çocukları ve yakınlarına yönelik suikast iddialarıyla uzadı, bugüne geldi.
ABD, suikast iddialarının delillerini istedi
Şimdi mahkemenin, bin Selman’a yakın iki Suudi yetkiliye ilişkin iddialara delil sunmaları için kasım ayına kadar süre verme kararı gündemde.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın iki üst düzey danışmanının yargılandığı davada, Suudi Arabistan İstihbarat Teşkilatının eski üst düzey yetkilisi Saad el-Cabri, kendisine yönelik “susturma planından kurtulduğuna” dair delillerin olduğunu iddia etti.
Mahkeme, delillerin teslim edilmesi için kasım ayı başına kadar süre verdi.
Eski istihbarat yetkilisinin iddiaları
Suudi Arabistan İstihbarat Teşkilatının eski üst düzey yetkilisi olan Saad el-Cabri, kendisinin ve yakınlarının tehdit edildiğini, Ekim 2018'de Suudi veliahttı Prens Selman’ın kendisine suikast düzenlemeye çalıştığını iddia ediyor.
Uzun süredir devam eden davayla ilgili, Suud Krallığı iddiaları asılsız olarak nitelendiriyor.
Ancak ailesine yönelik tehditlerin 2017'de Bin Selman’ın veliaht prens olduğu gün başladığını belirten Halid, Ekim 2018'de gerçekleşen gazeteci Cemal Kaşıkçı suikastına işaret ediyor.
Prens Selman'ın yardımcılarının da olduğu çok sayıda Suudi yetkili, The Washington Post'taki köşe yazılarında veliaht prensi eleştiren gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesinde rol aldığı ortaya çıkmıştı.
El-Cabri'nin açtığı davada, kendisine yönelik suikast girişiminde de Biden yönetiminin Kaşıkçı cinayetine karıştığı iddiasıyla yaptırım uyguladığı eski kraliyet sarayı danışmanı Suud el-Kahtani ve diğer isimlerden bazılarının olduğu iddia ediliyor.
Karar emsallere umut verdi
Mahkemenin verdiği bu karar, hak grupları ve muhalifler tarafından, ABD mahkemelerinin, emsal davalarda reddedilen kararlara umut verici olarak görüldü.
Mahkeme daha önce verdiği kararlarında, veliaht prensin avukatlarının,“el-Cabri'nin Suudi Arabistan'da yolsuzluk iddialarından kaçan ve aranan bir yalancı olduğu” savunmalarını kabul ederek, Suudi Arabistan'ın onu öldürme gerekçesine dair bir kanıt olmadığını bildirmişti.
Krallığa muhalefet edenler ve aileleri hedef
Krallık, Kaşıkçı suikastinin de veliaht prensin bilgisi dışında gerçekleştirilen "haydut bir operasyon " olduğunu savunmuştu.
Kaşıkçı'nın öldürülmesi ve el-Cabri'nin iddia ettiği tehditler, Kral Abdullah'ın 2015'teki ölümünün ardından başa geçen Kral Selman ve oğlu Prens MbS’nin ilk yıllarında taht baskıları kapsamında yaşandı.
MbS iktidarının, “yolsuzluk soruşturmaları” olarak adlandırdığı uygulamalarda, prensleri de kapsayan önemli isimler, eleştirmenler, aktivistlere yönelik cadı avı başlatılmış, çok sayıda isim gözaltına alınmıştı.
Suudi prensin “Uluslarası” dokunulmazlığı
Kanada'ya kaçan eski üst düzey istihbarat yetkilisi Said el-Cabri, veliaht prensin Kaşıkçı cinayetinde olduğu gibi kendisini öldürmek için "Kaplan Timi " olarak bilinen suikast ekibini gönderdiği iddiasıyla dava açtı.
Ailesi, el-Cabri'yi krallığa dönmeye zorlamak için küçük oğlunun ve kızının gözaltına alındığını iddia etti.
Said el-Cabri’nin oğlu Halid el-Cabri, ailesinin davada para talep etmediğini, babası için adalet ve tutuklu kız kardeşi ve erkek kardeşi için özgürlük istediklerini söyledi.
ABD mahkemeleri, “Prens Muhammed'in uluslararası hukuk uyarınca egemen dokunulmazlığa sahip olduğu” gerekçesiyle açılan davaları reddediyordu.
Washington'daki bir federal temyiz mahkemesinin yakın zamanda aldığı karar, Jabri'nin iddialarının alt mahkeme tarafından reddedilmesini bozdu. Temyiz mahkemesi, Jabri'nin davayı ABD'de yargılamayı haklı çıkaracak yeterli kanıt olup olmadığını görmek için kanıtları sunma hakkına sahip olduğunu belirtti.
Federal mahkemeler el-Kahtani ve el-Asaker'e davayla ilgili tüm iddiaları 4 Kasım'a kadar teslim etmelerini emretti.