5 ARALIK AKŞAMI FAHRETTİN ALTUN’UN ADAMLARI CNN REJİSİNİ NEDEN ARADI?

Abone Ol

Bugün makarayı geriye sarıp geçen haftaya baktığım zaman şunu açıkça gördüm:

5 Aralık gecesi Ankara’da bir şey olmuş…

Ne olup bittiğini anlamak için şimdi geriye dönüp, bu filmi yeniden seyrediyorum.

8 Aralık Pazar günü Şam’da iktidarı değiştiren “Toyota Devrimi’ni” hepimiz adım adım izledik.

TOYOTALI ADAMLAR 28 KASIM GÜNÜ YOLA ÇIKTI

Toyotalı adamlar, yani HTŞ, 28 Kasım günü harekete geçti ve o gün Halep çevresindeki 32 yeri ele geçirdi.

5 Aralık günü Halep düşmüş ve Toyota kamyonların tekerlekleri Hama’ya doğru dönmeye başlamıştı.

Bundan 24 saat sonra Türkiye’de hepimizin gözünün önünde çok ilginç bir olay meydana geldi…

Bu olayı hepimiz gördük ama ne anlama geldiğini fark edip adını koymadık.

CNN TÜRK REJİSİNDE 6 KASIM GECESİ

Bu olay İstanbul’da CNN Türk’ün rejisinde yaşandı.

O sırada ekranda canlı yayında Ahmet Hakan vardır.

Davet ettiği konuşan kafalarla Suriye konusunu tartışmaktadır.

O sırada kulağına sık sık rejiden bir uyarı gelmektedir.

“TAMAM YAHU ANLADIK, HTŞ TERÖR ÖRGÜTÜDÜR!”

Ahmet Hakan sonunda dayanamaz ve canlı yayında misafirlerinin ve biz izleyicilerin de duyacağı şekilde rejiye çıkışır:

“Tamam tamam anladık, HTŞ’ye terörist diyeceğiz!…”

O sahnenin bu kadarını hepimiz öğrendik.

Ama rejiyle kendisi arasında geçen konuşmanın tam içeriğini öğrenemedik.

Asıl önemlisi, bu konuşmadan önce reji ile kimin konuştuğuydu…

Çünkü anladığımız kadarı ile rejiye “bir yerden” “bir mesaj” gelmişti…

Reji de “o mesajı” Ahmet Hakan’a iletmişti.

REJİYE UYARI NEREDEN GELDİ? ÜÇ İHTİMAL VAR

Muhtemelen, Ahmet Hakan ilk konuşmadan sonra bu uyarıyı pek dikkate almamış ve sadece “HTŞ” demeye devam etmişti.

Yine muhtemelen bunun üzerine rejiye yine aynı yerden ikinci, üçüncü uyarılar gelmişti.

Biz bu olaya, işte son noktada, yani Ahmet Hakan o tepkiyi verince dahil olmuştuk.

O günden sonra üzerinde durmadığımız konu şu oldu:

O gece rejiyi arayıp; “HTŞ’ye terör örgütü deyin” telefonu kimden gelmişti?

Hürriyet patronajından böyle bir uyarı gelmesine sıfır bile ihtimal vermiyorum.

O zaman geriye üç ihtimal kalıyor.

BİR: Dışişleri.

İKİ: MİT.

ÜÇ: Cumhurbaşkanlığı…

SON ZAMANLARDA İKTİDARA YAKIN KANALLARIN REJİLERİNİ KİM ARIYOR?

Sonradan gelişen olaylar ilk iki ihtimali ortadan kaldırdı.

Geriye tek ve zaten benim de emin olduğum ihtimal kaldı.

O gece rejiye uyarı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan geldi.

Yani Fahrettin Altun’dan…

Çünkü son zamanlarda medya çevrelerinde çok konuşulan bir konu var.

Cumhurbaşkanlığı İletişim, iktidar yanlısı haber televizyonlarında artık patronları veya genel yayın yönetmenlerini değil, yayın sırasında direkt reji odasını arayıp talimat veriyormuş.

“Niye böyle dediniz”, “Niye bu adamı çıkardınız” gibi uyarılar artık sıradan hale gelmiş.

Tahminim, o gece de böyle bir şey oldu.

AYNI GECE, AYNA SAATLER MGK BİLDİRİSİNDE İKİ ŞİFRE KELİME

Peki Toyota kamyonların üzerindeki HTŞ militanları Hama’ya doğru ilerlerken, Altun’un ekibi neden böyle bir uyarı yaptı?

Çok basit.

Çünkü aynı akşam, Milli Güvenlik Kurulu toplantısı vardı.

Toplantıdan sonra yapılan açıklamada şöyle bir cümle çok dikkati çekmişti:

“Rejimin kendi halkıyla ve meşru muhalefetle uzlaşması gerekmektedir”.

BİLDİRİDEKİ REJİM VE MEŞRU MUHALEFET KELİMELERİ

Dikkat edin bildiride Suriye Devlet Başkanı Esad’a çağrı yapılıyor.

İkincisi, “meşru muhalefetle anlaş” mesajı veriliyor.

Yani Suriye Milli Ordusu’yla anlaş deniyor.

Peki gayrımeyru muhalefet kim?

Tabi ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat kendi imzası ile terörist ilan ettiği HTŞ.

Yani 6 Aralık sabahı Toyota kamyonları Hama’ya girip, ertesi günü Humus’a ilerlerken Ankara HTŞ’yi değil, hâlâ “meşru muhalefet” dediği SMO’nun yanındadır…

Yani Esad’ın devrileceğine ihtimal vermemektedir.

Ve Türkiye o Toyotaların üstünde görünmek istememektedir.

6 Aralık akşamı CNN rejisi ile Ahmet Hakan arasında geçen konuşma, o gece de Türkiye’nin politikasının aynen devam ettiğini gösteriyor.

Yani CHP Genel Başkanı’nı, Esad’la anlaşın dedi diye yerden yere vuranlar da son ana kadar durumun ne olacağının farkında değillerdi.

TRUMP’IN “DOSTÇA OLMAYAN” SÖZLERİ, FİDAN’IN “DOSTÇA ” CEVABI

Şimdi geleyim, o geceyi niye bugün hatırladığıma…

Farkında mısınız, son 72 saattir Amerika’nın seçilmiş Başkanı Trump ile Türk Dışişleri Bakanı Hakan Fidan arasında üstü örtülü bir polemik yaşınıyor.

Seçilmiş Başkan Trump düzenlediği basın toplantısında; “Esad’ı neredeyse Türk ordusunun devirdiğini” ima eden sözler söyledi.

Hatta açıkça Türkiye’nin Suriye’yi “dostça olmayan” bir biçimde ele geçirdiğini söyledi.

Bunun üzerine Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Türkiye’nin buna dahli olmadığını, bunu “Suriye halkının gerçekleştirdiğini” söyledi.

Hatta, “Türkiye’nin en son isteyeceği şey, Suriye’nin nihai kontrolüne sahip bölgesel bir güç olarak görülmek” olduğunu söyledi.

TÜRKİYE HTŞ TOYOTOLARINA SON DURAKTAN SONRA BİNDİ

Hakan Fidan bu sözlerinde haklı.

Bu konuda Türkiye’ye yapılabilecek son suçlama, “HTŞ ile birlikte Esad’ı devirmek” olabilirdi.

Ahmet Hakan gecesi şunu açıkça gösteriyor:

Türkiye HTŞ trenine son istasyonda bindi.

Yani Şam kapılarına gelinceye kadar müdahil değildi.

HTŞ militanları İngilizlerin verdiği üniforma ile girdi Şam’a…

BUNU ÖNCE İKTİDARIN AKILSIZ TROLLERİNE ANLATMAK GEREKİR

O nedenle Hakan Fidan’ın yaptığı açıklama son derece doğru ve stratejik açıdan da en akıllıca olanıdır.

Tabi bunu Trump’tan önce, Şam’a Türkiye’nin yeni vilayeti gibi bakan, Suriye’yi fethedilmiş toprak gibi anlatan, Osmanlı Havzası’ndan söz eden iktidar yanlısı şuursuz trollere anlatmak gerekir.

Şu an Suriye ve Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülük, bunu bir fetihmiş gibi anlatmak.

BİLELİM Kİ ESAD’I DEVİREN TÜRKİYE DEĞİL, İSRAİL’DİR

Hepimiz bilelim ki, Suriye’de Esad’ı deviren ne Toyotalı HTŞ, ne Türkiye’dir.

Esad’ı deviren İsrail ve Netanyahu’dur.

Bayrağını Golan Tepelerine dikerek “kendi bekası” açısından en güvenli sınıra ulaşmıştır.

İsrail, Orta Doğu’daki etkisini vahşi biçimde kullandığı bir güçle sağladı.

Biz bu defa soft gücümüzü kullanarak etkili olmaya çalışsak daha iyi olmaz mı?…

Suriye’nin bir süre sonra Irak’a dönme tehlikesi var.

Öyle bir kaosun parçası olmak yerine, fetihçi gibi görünmeyen bir barışçı güç olmak, orta ve uzun vadede bizi daha güçlü bir devlet haline getirebilir.

Diyeceğim, Trump gururumuzu okşayan şeyler söylüyor sanıp dolduruşa gelmeyelim.

Biz Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın çizdiği ufka bakalım.

Orası daha emin.