Sebebini sordum. Şunları söyledi: “Gazetelere baktım, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in gidişatına baktım. Durum kötü. Ülke Erdoğan, Bahçeli ve Özel üçgenine sıkıştırılmak isteniyor. Ama bir yol daha açmaya hazırlanıyoruz…”
SHP’den mi bahsediyorsunuz diye sordum ve aramızdaki diyalog şöyle gelişti:
“Ekim ayında çok güçlü bir parti geliyor. Bu partinin SHP ile ilgisi yok. Her siyasi partiden isimler olacak. Çok güçlü bir kadro var. Hepsi de toplumun tanıdığı, sevdiği isimler. Yıllarca Erdoğan iktidarının karşısında durmuş insanlar.
30 milletvekili katılımı olacak.
Bu milletvekilleri arasında CHP’de siyaset yapan var mı?
CHP’de var Deva da var Gelecek Partisi de var. Her siyasi partiden katılım olacak. Benimle de görüştüler. Coşkulu ve heyecanlı bir ekip.
Atatürkçü bir parti olacak. Örneğin Kürt meselesi, Alevilik gibi siyasilerin yorum yaparken bile çekindiği konularda daha net bir duruşu olacak. Keskin bir muhalefet olacak, Erdoğan muhalefeti değil.
Birkaç isim daha verin, kimler var?
Şimdi zamanı değil. Ama tabi ki açıklayacağız. Ezberleri bozacağız.
Kurulan yeni partiler için ‘iktidarın işine yarar’ eleştirileri yapılıyor… Hatta iktidar kurdurmuştur deniyor. Muhalefette kurulan partinin CHP’yi bölmek için da Cumhurbaşkanlığı seçimini zora sokmak için olacağı belirtiliyor. Sizin böyle bir endişeniz var mı?
Kesinlikle yok. İsimleri gördüğünüz zaman anlayacaksınız. Erdoğan’ın tabiri caizse en çok hedefe koyduğu isimler var.
İsminizi neden şimdi açıklamıyorsunuz?
Zamanı gelince…
OKURA NOT:
Kaynağımın ismini açıklamayacağıma söz verdim. Ama söylediklerini düşününce Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik koşullar, dış politikadaki sıkışmışlık, toplumun yüksek zamlar altında ezilmesi siyaseti de yeniden şekillendireceğe benziyor. Demokrasi açısından yeni kurulacak her partinin ‘kendisini yalnız’ hisseden, sandığa gitmekten ve aynı isimlere oy vermek yorulmuş kesimleri de hak arama mücadelesine dahil edeceğini düşünüyorum. Bakalım dedikleri kadar güçlü bir parti olacak mı? Ekim ayını bekleyelim.